22 Aralık 2024 Pazar

COĞRAFYADA TEKNOLOJİ KULLANIMI

                                                                      

 

                                                TC 

 

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 

 


Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı

 

Coğrafya Eğitimi Bilim Dalı  

COĞRAFYADA TEKNOLOJİ KULLANIMI 

 


Ali KAVUKOĞLU ORCID: 0009-0004-1565-6384 

 

Danışman Prof. Dr.Adnan Pınar ORCID: 0000-0002-5256-7901 Konya  2024 

İÇİNDEKİLER 

1. TEKNOLOJİ 3 

1. Teknoloji Nedir? 3 

2. Eğitim ve Teknoloji 4 

3. Eğitim Teknolojisinin Tarihçesi 4 

4. Okulda Teknolojinin Kullanım Alanları 5
 
5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı 5
 
2. WEB 2.0 6 

1. WEB 2.0 

Giriş 6 2. 

Coğrafya Öğretiminde WEB 2.0 Araçlarının Kullanımı 12 

3. Sanal Gerçeklik 15 

3.1 Sanal Gerçeklik Nedir? 15
 
4. Artırılmış Sanal Gerçeklik 18
 
5.Yapay Zeka 19 

5.1. Giriş 19 

5.2. Eğitimde Yapay Zeka Uygulamaları 22 

5.3. Coğrafya Eğitiminde Yapay Zekanın Kullanılması 23 

6. Ters Yüz Öğrenme Yöntemi 27 

KAYNAKÇA 32 



  1. TEKNOLOJİ 
1. Teknoloji Nedir? Teknoloji, genellikle makineler ve mekanik aletlerle ilişkilendirilse de, aslında insanlık tarihinin her döneminde kullanılan bilgi, yöntem ve tekniklerin bir toplamıdır. Bu terim, yalnızca fiziksel araçları değil, aynı zamanda teorik ve uygulamalı bilgiyi de kapsar. Kuramsal boyutuyla teknoloji, insanın sorunları çözme ve yaşamını geliştirme becerisini içerir (İşman, 2001). Teknoloji, belirli hedeflere ulaşmak ve sorunları çözmek amacıyla, gözlem ve deneyle elde edilmiş bilgilerin pratikte uygulanmasıdır. Bu süreç, bilginin sistematik bir şekilde kullanılmasını ve geliştirilmesini içerir (Demirel, s.91, 1993). Alkan`a (1998), Teknoloji, elde edilen yeteneklerin kullanılmasıyla doğayı kontrol altına almak için gereken işlevsel sistemlerin oluşturulmasıdır. En geniş anlamıyla, bu süreç, insanın doğayla etkileşimde bulunarak ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirdiği yöntemleri içerir (Alkan, s.13, 1998). Teknoloji, yönetim, süreçler, düşünceler ve makine ile insan organizasyonlarının bir araya geldiği karmaşık bir yapıdır. Bu yapı, farklı unsurların etkileşimiyle işleyen bir sistem oluşturarak, çeşitli hedeflere ulaşmayı sağlar (Hoban, s.242, 1965). “Plato ve Aristo teknik (techne) kelimesini kendi düşünce yapılarına göre farklı olarak açıklamaya çalışmışlardır. “Teknik” kelimesini anlayabilmek için şu soruyu sormamız gerekmektedir: teknik teknolojinin bütün anlamlarını içeriyor mu?``. Teknik bir el sanatı ve sanat objesi olarak algılanmıştır. Bundan dolayı teknoloji ve sanat her zaman birbirleri ile ilişkilidir. Teknoloji geliştirilirken sanat özelliği de ihmal edilmemiştir. Bu gelişmelerde araştırma ve geliştirme faaliyetlerini temel alan normal yetenekler kullanılmıştır. Bu tür bir yetenek saf bir teknolojik yapıyı açıklamaktadır. Saf bir teknoloji makinenin meydana getirilmesi ve başarıya ulaşmak için yapılan faaliyetler ile ilgilidir. Bu teknoloji sanat ile bilim arasında herhangi bir yerde bulunmaktadır.” Teich, Albert. (1977). Teknoloji, doğal kaynakların insanlar tarafından basit araçlar olarak kullanılmasıyla başladı ve insan yaşamının önemli bir parametresi haline geldi. Özellikle bilgisayarın kullanımı ve internetin yaşamımıza girmesi teknolojiyi vazgeçilmez bir hale getirdi. Bilim ve teknolojideki hızlı gelişim toplum yapısını da etkilemektedir. Hızla değişen dünyada eğitim anlayışı da değişerek, çağdaş eğitim anlayışı hedeflenip, yaratıcı, üretken ve kendini tanıyan bireyler yetişmektedir (Turvey&Pachler, 2020). Nitelikli eğitim verebilmek için eğitimde bilişim teknolojilerinden yararlanmak gerekmektedir. Bilişim teknolojileri eğitim sistemlerinde kullanılmaya başlandığında öğretmenler yeni öğrenme ortamlarından faydalanacak ve öğrencilerin dikkatini derse odaklayabileceklerdir. Birçok ülke eğitim düzeyini geliştirmek için bilişim sektörüne yatırım yapmaktadır. Bilişim teknolojileri öğrencilerin analiz ve sentez yapmasını sağlayarak,kendini geliştiren bireyler oluşması olanak sağlamaktadır (Strycker, 2020). 2. Eğitim ve Teknoloji Teknoloji yaşamımıza büyük kolaylıklar sağlar. Gelişen teknoloji ile kişisel ihtiyaçlar da farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar bireylerin davranışlarında değişimler meydana getirmiştir. Örneğin kişiler internet üzerinden kolaylıkla alışveriş yapabilmekte ve sosyal ağlar aracılığıyla arkadaşlıklar kurabilmektedir (Putilov et al., 2020). Sanal ortam üzerinde hazırlanan öğrenme ortamları içerisinde öğrencilerin kişisel özelliklerine göre ilerleyebilmesi ve geri dönüt sağlanması öğrencileri öğrenmeye motive edecek, bunun yanında öğretmenlere de öğrenciler hakkında bilgi sağlayabilecektir (Melo et al., 2020). Eğitim teknolojisi gelen itibariyle tüm öğrenmeleri ele alır, öte yandan öğretim teknolojisi tasarlanan müfredatlanmış alanları ele alır. Eğitim teknolojilerinin amaçları arasında şunlar yer alır; 1. Eğitim-öğretim hizmetlerini geniş kitlelere ulaştırmak, 2. Öğrenme ve öğretme süreçlerini etkin hale getirmek, 3. Öğrenme ve öğretme faaliyetlerinin kişiselleştirmek, 4. Öğrenme ve öğretme süreci ile sınıf içi ve sınıf dışı etkinlik düzenlemek, 5. Uygulamalı eğitim kurumları ile aktif öğrenme stratejileri belirlemek, 6. Eğitim-öğretim programlarında süreklilik sağlamak, 7. Öğrencilerin yetenekleri çerçevesinde öğrenme sürecini belirlemek (Alım, 2007) 3. Eğitim Teknolojisinin Tarihçesi Dijital yakınsama, 1980'li yıllarda ortaya çıkmış ve ses, metin ile görüntü verilerinin bilgisayar ortamında işlenmesini sağlamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri, telekomünikasyon sistemlerinin entegrasyonu ile birleşerek tek bir yapı haline gelmiştir (Yilmaz, 2007). “Türkiye’de 1993 yılında internet hayatına geçilmiştir ve teknoloji yaşamamıza girmiştir. İlk zamanlarda internet üniversitelerde yaygınlaşmış olup ilk örnekleri Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görülmüştür. Temel Eğitim Projesi 1. Faz, 1998 ve 2003 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu projede; öğrencilerin bilgi teknolojileri araçlarına erişimini sağlamak adına 2802 ilköğretim okulunda 3188 Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sınıfı oluşturulmuştur. 2002 ile 2007 yılları arasında gerçekleşen Temel Eğitim Projesi 2. Faz kısmında ise yaklaşık 3000 ilkokula 4200 Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sınıfı kurulmuştur. 2010 yılında ise Fatih Projesi eğitime devrim niteliği katmıştır. ”Elvan, D., &Mutlubaş, H. (2020). 4. Okulda Teknolojinin Kullanım Alanları Veri tabanlarının eğitimdeki rolü, yeni bir olgu değildir. 19. yüzyılda kitlesel eğitimin başlamasıyla birlikte, okullarda personel ve öğrenci verilerinin toplanması, analiz edilmesi ve yönetim süreçlerinde kullanılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu veri toplama ve analiz yöntemleri başlangıçta geleneksel yöntemlerle yapılmış ve zaman alıcı olmuştur. 1960'lı yıllarda IBM, RCA, RemingtonRand, Burroughs, DigitalEquipment ve Honeywell gibi şirketler,bilgisayarların eğitimdeki potansiyeline ilgi göstermeye başlamış ve 1960'ların sonları ile 1970'lerin başından itibaren bilgisayarlar eğitim kurumlarında yönetimsel amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. 1990'ların ardından, bilgisayar ve ilgili teknolojiler eğitimde yönetim süreçlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır (Bozeman&Spuck, 1994). Literatürde, okul yöneticilerinin teknolojiyle ilgili sahip olmaları gereken yeterlilikler şu şekilde sıralanmaktadır (Coilis, 1988; Kearsley, 1993; VDE, 2001): • Bilgisayar ve teknolojiye dair temel kavramları anlama, • Önemli yazılımlar ve donanım bileşenlerini tanıyabilme, • Yazılım ve donanım seçiminde dikkate alınması gereken kriterleri bilme, • Teknolojinin okulda ve eğitim sisteminde kullanılmasına yönelik bir vizyon geliştirme, • Teknoloji alımı için kaynak araştırma yeteneği, • Teknoloji kullanımında öncelikler ve alanları belirleyebilme. 5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı Teknolojik gelişmeler bazı sorunları beraberinde getirse de, eğitimde teknolojinin kullanımı günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde farklı teknolojik araçlar, eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar, projektör, akıllı ekran gibi araçların yanı sıra, akıllı tahta sistemleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Coğrafya gibi alanlar, akıllı tahta sistemlerinin sunduğu fırsatlardan en çok yararlanabilen eğitim branşlarından biridir. Coğrafya derslerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyon eksikliğidir. Ancak akıllı tahta sistemleri sayesinde internet kaynakları, fotoğraflar, animasyonlar, videolar ve PowerPoint sunumları kullanılarak öğrencilerin derse olan ilgisi artırılabilir. Bu, öğretmenin sınıf kontrolünü kolaylaştırırken, farklı zeka alanlarına hitap etme imkanı da sunar ( Ateş, 2010). Coğrafyacılar, dünyayı birbirleriyle ilişkili farklı mekânlar olarak incelerler. Günümüzde coğrafya öğretmenleri, internet sayesinde bu mekânlar arasındaki bağları daha kolay ve hızlı bir şekilde anlayıp öğrencilere aktarabilirler. İnternet, coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)bilgisayar ve ilgili teknolojiler eğitimde yönetim süreçlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır (Bozeman&Spuck, 1994). Literatürde, okul yöneticilerinin teknolojiyle ilgili sahip olmaları gereken yeterlilikler şu şekilde sıralanmaktadır (Coilis, 1988; Kearsley, 1993; VDE, 2001): • Bilgisayar ve teknolojiye dair temel kavramları anlama, • Önemli yazılımlar ve donanım bileşenlerini tanıyabilme, • Yazılım ve donanım seçiminde dikkate alınması gereken kriterleri bilme, • Teknolojinin okulda ve eğitim sisteminde kullanılmasına yönelik bir vizyon geliştirme, • Teknoloji alımı için kaynak araştırma yeteneği, • Teknoloji kullanımında öncelikler ve alanları belirleyebilme. 5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı Teknolojik gelişmeler bazı sorunları beraberinde getirse de, eğitimde teknolojinin kullanımı günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde farklı teknolojik araçlar, eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar, projektör, akıllı ekran gibi araçların yanı sıra, akıllı tahta sistemleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Coğrafya gibi alanlar, akıllı tahta sistemlerinin sunduğu fırsatlardan en çok yararlanabilen eğitim branşlarından biridir. Coğrafya derslerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyon eksikliğidir. Ancak akıllı tahta sistemleri sayesinde internet kaynakları, fotoğraflar, animasyonlar, videolar ve PowerPoint sunumları kullanılarak öğrencilerin derse olan ilgisi artırılabilir. Bu, öğretmenin sınıf kontrolünü kolaylaştırırken, farklı zeka alanlarına hitap etme imkanı da sunar ( Ateş, 2010). Coğrafyacılar, dünyayı birbirleriyle ilişkili farklı mekânlar olarak incelerler. Günümüzde coğrafya öğretmenleri, internet sayesinde bu mekânlar arasındaki bağları daha kolay ve hızlı bir şekilde anlayıp öğrencilere aktarabilirler. İnternet, coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)bilgisayar ve ilgili teknolojiler eğitimde yönetim süreçlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır (Bozeman&Spuck, 1994). Literatürde, okul yöneticilerinin teknolojiyle ilgili sahip olmaları gereken yeterlilikler şu şekilde sıralanmaktadır (Coilis, 1988; Kearsley, 1993; VDE, 2001): • Bilgisayar ve teknolojiye dair temel kavramları anlama, • Önemli yazılımlar ve donanım bileşenlerini tanıyabilme, • Yazılım ve donanım seçiminde dikkate alınması gereken kriterleri bilme, • Teknolojinin okulda ve eğitim sisteminde kullanılmasına yönelik bir vizyon geliştirme, • Teknoloji alımı için kaynak araştırma yeteneği, • Teknoloji kullanımında öncelikler ve alanları belirleyebilme. 5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı Teknolojik gelişmeler bazı sorunları beraberinde getirse de, eğitimde teknolojinin kullanımı günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde farklı teknolojik araçlar, eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar, projektör, akıllı ekran gibi araçların yanı sıra, akıllı tahta sistemleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Coğrafya gibi alanlar, akıllı tahta sistemlerinin sunduğu fırsatlardan en çok yararlanabilen eğitim branşlarından biridir. Coğrafya derslerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyon eksikliğidir. Ancak akıllı tahta sistemleri sayesinde internet kaynakları, fotoğraflar, animasyonlar, videolar ve PowerPoint sunumları kullanılarak öğrencilerin derse olan ilgisi artırılabilir. Bu, öğretmenin sınıf kontrolünü kolaylaştırırken, farklı zeka alanlarına hitap etme imkanı da sunar ( Ateş, 2010). Coğrafyacılar, dünyayı birbirleriyle ilişkili farklı mekânlar olarak incelerler. Günümüzde coğrafya öğretmenleri, internet sayesinde bu mekânlar arasındaki bağları daha kolay ve hızlı bir şekilde anlayıp öğrencilere aktarabilirler. İnternet, coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)• Teknoloji kullanımında öncelikler ve alanları belirleyebilme. 5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı Teknolojik gelişmeler bazı sorunları beraberinde getirse de, eğitimde teknolojinin kullanımı günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde farklı teknolojik araçlar, eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar, projektör, akıllı ekran gibi araçların yanı sıra, akıllı tahta sistemleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Coğrafya gibi alanlar, akıllı tahta sistemlerinin sunduğu fırsatlardan en çok yararlanabilen eğitim branşlarından biridir. Coğrafya derslerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyon eksikliğidir. Ancak akıllı tahta sistemleri sayesinde internet kaynakları, fotoğraflar, animasyonlar, videolar ve PowerPoint sunumları kullanılarak öğrencilerin derse olan ilgisi artırılabilir. Bu, öğretmenin sınıf kontrolünü kolaylaştırırken, farklı zeka alanlarına hitap etme imkanı da sunar ( Ateş, 2010). Coğrafyacılar, dünyayı birbirleriyle ilişkili farklı mekânlar olarak incelerler. Günümüzde coğrafya öğretmenleri, internet sayesinde bu mekânlar arasındaki bağları daha kolay ve hızlı bir şekilde anlayıp öğrencilere aktarabilirler. İnternet, coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)• Teknoloji kullanımında öncelikler ve alanları belirleyebilme. 5. Coğrafya Eğitiminde Teknolojinin Kullanımı Teknolojik gelişmeler bazı sorunları beraberinde getirse de, eğitimde teknolojinin kullanımı günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde farklı teknolojik araçlar, eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar, projektör, akıllı ekran gibi araçların yanı sıra, akıllı tahta sistemleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Coğrafya gibi alanlar, akıllı tahta sistemlerinin sunduğu fırsatlardan en çok yararlanabilen eğitim branşlarından biridir. Coğrafya derslerinde öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyon eksikliğidir. Ancak akıllı tahta sistemleri sayesinde internet kaynakları, fotoğraflar, animasyonlar, videolar ve PowerPoint sunumları kullanılarak öğrencilerin derse olan ilgisi artırılabilir. Bu, öğretmenin sınıf kontrolünü kolaylaştırırken, farklı zeka alanlarına hitap etme imkanı da sunar ( Ateş, 2010). Coğrafyacılar, dünyayı birbirleriyle ilişkili farklı mekânlar olarak incelerler. Günümüzde coğrafya öğretmenleri, internet sayesinde bu mekânlar arasındaki bağları daha kolay ve hızlı bir şekilde anlayıp öğrencilere aktarabilirler. İnternet, coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007)coğrafya öğretmenleri için vazgeçilmez bir kaynak olup, dünyanın herhangi bir yerindeki haber ve olaylara anında ulaşma imkanı sunar. Ayrıca, internet üzerinden alınan bilgiler çeşitli görsel materyallerin yanı sıra, tarihi ve güncel olaylarla ilgili ayrıntılı yazılı içerikler de sağlayabilir. Ülkelerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerinin hava durumu tahminleri ve doğal olaylarla ilgili güncel veriler, yetkili kurumların internet sayfalarından takip edilebilmektedir. Böylece internet, günümüzün en büyük bilgi kaynağı haline gelmiştir (Taş İ., vd., 2007) 

 2. WEB 2.0 . 

WEB 2.0 Giriş Web kavramı, Internet’in doğuşundan sonra, söz konusu platform üzerinde yer alan özel dokümanlara erişilmesini sağlayan sistemi tanımlamak amacıyla kullanılagelmiştir. İlk aşamada Web ortamı, klasik HTML kod bloklarından meydana gelen, kullanıcı ile etkileşime girmeyen, sadece görsel öğelerden ve metinlerden oluşan sayfalardan ibaret olmuştur. Zamanla ortaya çıkan, sadece bilgi sunmayı değil, aynı zamanda bilginin paylaştırılması ve değişen şartlara göre anlamlandırılması doğrultusundaki ihtiyaçlar, Web teknolojisi ve standartlarının değişmesine neden olmuştur. Değişimler sonucunda, Internet ile gelen klasik Web yapısından, Web 2.0 adı verilen yeni teknoloji ve standartlar bütününe geçilmiştir. Web 2.0 kavramı, ilk olarak DarcyDiNucci tarafından, “Parçalanmış Gelecek” isimli makalede kullanılmış bir terimdir [1]. Daha sonra Tim O’Reilly tarafından da bir konferans esnasında dile getirilmiştir [5]. Web 2.0, statik, standart HTML yapısına sahip, klasik Web ortamından sonra ortaya çıkan, etkileşim düzeyi yüksek, işbirliği ve paylaşımı ön plana çıkaran, kullanıcı merkezli, yeni Web ortamını tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır. Internet ortamını şekillendiren ikinci nesil teknoloji ve standartlar bütünü olması nedeniyle de “Web 2.0” kelime bütünü ile özdeşleşmiştir. Web 2.0 teknolojilerinin kullanım alanı her geçen gün hızla genişlemektedir. Bu durumun başlıca nedeni, Web 2.0 teknolojilerinin, kullanıcı ve web uygulamaları arası etkileşimi, kullanıcılar arası etkileşimi, işbirlikçi çalışmaları ve bilgiye erişimi, Internet ortamında “oldukça kolay” bir hale getirmesidir. Söz konusu bu özellikler, Web 2.0 teknolojileri ve standartlarının eğitim alanında kullanılmasına ön ayak olmuştur. Bu bildirinin amacı, eğitim faaliyetlerinde söz sahibi olabilecek Web 2.0 teknolojilerini ve bu teknolojilerin, bir öğrenme sürecinde nasıl kullanılabileceğini, örnek bir öğrenme yaşantısı yardımıyla açıklamaktır. Burada öngörülen öğrenme yaşantısı, ikinci nesil Web ortamının ve dolayısıyla Internet’in, gerek bireysel, gerekse sınıf ortamındaki öğrenme süreçlerinde ne kadar kullanışlı ve etkili olduğunu göstermektedir.2. Başlıca Web 2.0 Teknolojileri Günümüzün popüler Web 2.0 teknolojileri, bireylerin elektronik ortamda sosyal etkileşim içerisine girmesine, hazır web sistemlerinin içeriğine müdahale edebilmesine ve bilgi paylaşımında bulunabilmesine imkan tanıyan servisler ve web siteleri olarak ön plana çıkmaktadır. İşbirlikçi çalışmayı güdüleyen, sosyal etkileşimin elektronik ortamda devam etmesini sağlayan ve farklı türlerde bilgi paylaşımını destekleyen Web 2.0 teknolojileri de eğitimin ilgi alanına girmektedir. Söz konusu Web 2.0 teknolojilerinin yanında, bu teknolojileri destekleyen, çeşitli Web 2.0 standartları da vardır. Bu standartlar daha çok, web ortamında yer alan görsel ve işlevsel yenilikler olarak incelenmektedir. Eğitim faaliyetlerinde kendilerine kullanım alanı bulan başlıca Web 2.0 teknolojileri şu şekildedir:2.1 Blog (Weblog) Bloglar, bilgisayar kullanıcıları tarafından, kişisel girdilerini diğer Internet kullanıcılarına sunmak amacıyla kullanılan bir tür web siteleridir. Bloglarda yer alan girdiler kronolojik bir sırada görüntülenmektedir [2]. Blog kelimesi, “Web kaydı” anlamına gelen, İngilizce karşılığı “Web log” olan kelime bütününün kısaltılmışı olarak, Peter Merholz tarafından bilişim dünyasına kazandırılmıştır [4]. Bloglar, sahip oldukları çeşitli işlevler sayesinde, kullanıcıların karşılıklı olarak birbirlerinin girdilerini görüntüleyebilmesine ve yorumlayabilmesine, hatta karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilmelerine olanak sağlamaktadır. Kuşkusuz bu özellikler, eğitim süreci içerisinde öğrencilerin fikirlerini özgür bir şekilde yayınlayabilmelerini ve diğer arkadaşları ile karşılıklı bilgi paylaşımında bulunabilmelerini sağlamaktadır. Blogları kullanarak, web üzerinde, öğretmen ve öğrencilerden oluşan bir blog topluluğunu oluşturmak mümkündür. Blog ortamında öğrencilerin ilgilendikleri konuları arayabilmeleri, sunulan bilgileri yorumlayabilmeleri ve bunlara eklemeler yapabilmeleri, kendi öğrenme süreçlerini kendilerinin yönlendirmesine ve öğrenme sürecinde, kendilerine olan güvenin artmasına da yol açmaktadır. Bloglar sayesinde popular hale gelmiş bir Web 2.0 standardı da “tag”lardır. Web 2.0 teknolojileri açısından tag kavramı, Internet ortamında sunulan geniş çapta bilgilerin, kolay erişilebilir ve arşivlenebilir olması amacıyla kullanılan, konuya özgü kelimeleri tarif etmektedir [7]. Günümüzde tag kullanımı, web ortamındaki birçok web sitesi ve servis sayfalarında görülebilmektedir. Örneğin; blog ve haber sitelerinde, tag kelimeleri aracılığıyla aranan bilgiye daha hızlı ulaşılabilmektedir. Benzer şekilde, sosyal etkileşim sitelerinde kullanıcılar, kendi ilgi alanlarına yakın veya ortak özelliklere sahip diğer kullanıcıları ya da dosya paylaşım servislerinde aradıkları dosyaları, tag kelimeleri yardımıyla bulabilmektedir. Tag kelimelerinin sağladığı bu kolaylıklar, blog sayfalarının eğitim faaliyetleri kapsamında kullanımı aşamasında da öğrencilerin aradıkları bilgiye daha hızlı ulaşmasını sağlamaktadır. 2.2 WikilerWikiler, bloglarla birlikte, yaygın kullanım alanlarına sahip olan web araçlarından birisidir. Temel olarak Wikiler, işbirlikçi çalışma neticesinde kullanıcıların belirli konular üzerinde bilgileri düzenleyip yayınlayabildikleri ortamlardır. Wikilere kayıtlı olan her kullanıcı, sayfalarda sunulan bilgilere müdahale edebilmekte, neticede kullanıcıların katkılarıyla, işbirlikçi çalışmanın bir ürünü olan web sayfaları yaratılmaktadır. Wikilerin yaygın bir kullanım alanına sahip olmalarında en büyük pay, hiç kuşkusuz Wikipedia adındaki “Özgür Ansiklopedi” uygulamasındadır [3]. Wikiler eğitim faaliyetlerinde, oldukça yararlı Web 2.0 teknolojileri haline dönüşmektedir. Wikiler, gerçekleştirilen çalışmaların belli konu başlıkları altında arşivlenmesini sağlamaktadır. Bu durumda,öğrencilerin belli konular üzerine bilgi paylaşımında bulunabileceği bir platform ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan bilgilerin konu başlıkları altında arşivlenmesi, bilgiye erişimi de kolaylaştırmaktadır [8]. Ayrıca Wikilerin en önemli getirisi, öğrenciler ve öğretmenlerin işbirlikçi çalışmalarının sonucu olan, nitelikli bilgiler sunmasıdır. Ayrıca, sunulan işbirlikçi çalışma ortamı da öğrencilerin birbirleriyle etkileşim sağlamaları açısından önemlidir. 2.3 Dosya Paylaşım Servisleri Dosya paylaşım servisleri, çeşitli formatlarda dosyaların, önceden tanımlanmış kategoriler altında paylaşılmasına imkân tanıyan web servisleridir. Günümüzde daha çok video paylaşım servisleri kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Ancak, metin dosyalarından, ses dosyalarına, sunum dosyalarından, müzik nota arşivlerine kadar birçok farklı türde dosyanın paylaşıldığı servisler de kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Bu durum, bilgiye olan ihtiyacı daha iyi açıklamaktadır. Eğitim sürecinde incelendiği taktirde söz konusu bu servisler, bilgiye erişim ve bilgiyi paylaşım açısından öğrenciler için yararlı birer kaynak olarak görülmektedir. 2.4 Podcast Servisleri Podcast servisleri, video veya sesin, uyumlu herhangi bir aygıt için Internet üzerinden paylaşılması ilkesine dayanan, bir yayın türüdür. Podcast, diğer bir Web 2.0 teknolojisi olan RSS ile gerçekleştirilmektedir. Podcast için gerekli olan yazılım ve donanıma sahip herhangi bir kişi, video veya ses yayınını kolaylıkla yapabilmektedir. Podcast teknolojisi, e-öğrenme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için uygun bir platformdur. Podcast yardımıyla, öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu eğitim materyalleri kısa bir süre içerisinde, görsel ve/ veya işitsel olarak hazırlanabilmektedir [6]. Ayrıca podcast servisleri, uzak mesafedeki öğrencilere ulaşılabilmesi ve sınıf üyeleri arasında iyi bir etkileşimin sağlanabilmesi açısından da önemlidir. 2.5 Sosyal Etkileşim Siteleri Sosyal etkileşim siteleri, kullanıcıların, çevrimiçi sosyal topluluklar içerisinde birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan teknolojilerdir. Sosyal etkileşim siteleri sayesinde kullanıcılar, kendileriyle yakın ilgi alanlarına veya ortak özelliklere sahip diğer kullanıcıları tespit edebilmekte ve sunulan araçlar yardımıyla da onlarla iletişim kurabilmektedir. Temelde, kullanıcılar arası sosyal etkileşimi sağlamayı amaçlayan bu siteler, kullanıcıların fotoğraflarını, dosyalarını veya kişisel girdilerini Internet’te yayınlamasına ve hatta çevrimiçi organizasyonlar düzenlemesine de yardımcı olmaktadır. Bütün bu özelliklerinden dolayı sosyal etkileşim siteleri, bilgisayar kullanıcılarından yoğun bir ilgi görmektedir. Eğitim alanına uyarlandığında, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaç duyduğu çevrimiçi iletişim ve bilgi paylaşımı, sahip oldukları güçlü özellikler nedeniyle, sosyal etkileşim siteleri ile kolaylıkla sağlanabilmektedir. 2.6 İşbirlikçi Düzenleme Servisleri Wikilerde olduğu gibi,kullanıcıları ortak bir ürün yaratmaya teşvik eden işbirlikçi düzenleme servisleri, Web 2.0 ile birlikte ortaya çıkan teknolojilerden birisidir. Bu servisler, farklı iş kollarıyla ilgileri bulunan kullanıcıların, çevrimiçi araçlar yardımıyla, benzer nitelikteki kullanıcılarla işbirliğine girerek, çeşitli ürünler çıkarmasını sağlamaktadır. Aynı servisler, eğitim faaliyetleri içerisinde, öğrenciler arasında benzer çalışmalara imza atmak için kullanılabilmektedir. 2.7 RSS Yayınları RSS yayınları, Web 2.0 ile birlikte gelen bir yenilik olmakla birlikte, web sitelerindeki güncellemeleri daha kolay takip etmek amacıyla kullanılan bir teknolojidir. RSS yayınlarının alınabilmesi için kullanıcılar, “RSS Okuyucusu” adı verilen program ya da servisleri kullanırlar. Bir sitenin güncellemeleri takip etmek istendiğinde, ilgili sitenin RSS yayınına üye olmak gerekmektedir. Kullanıcılar, RSS sayesinde tek seferde yüzlerce sitenin içeriğini takip edebilmektedir. RSS yayınları, eğitim faaliyetleri esnasında, yeni ders içeriklerinin ve duyuruların öğrencilere ulaştırılabilmesi amacıyla kullanılabilen, basit ancak yeterince etkili teknolojiler olarak kabul edilmektedir. 2.8 Programlama Ortamları Web 2.0 teknolojilerinin geliştirilmesi aşamalarında yaygın bir şekilde kullanılan bazı programlama dili ve teknikleri bulunmaktadır. AJAX, etkileşimli Web 2.0 uygulamalarının kodlanmasında kullanılan, birden fazla programlama dilini (JavaScript, XML, HTML… vb.) harmanlayarak, etkileşim sağlama konusunda etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayan programlama tekniklerine verilen genel isimdir. XML, verilerin etiketlenerek kullanılmasını sağlayan, insan ve makine tarafından anlaşılacak düzeyde hazırlanmış bir dildir. RSS yayınlarında XML kullanılmaktadır. Web 2.0 söz konusu olduğunda akla gelen diğer yapı JQuery ise bir çeşit JavaScript kütüphanesidir. Ancak içerisindeki hazır işlevlerle, arayüz etkileşimine farklı bir boyut getirmiştir. Bu yüzden Web 2.0 teknoloji ve standartlarına uygun web sitesi ve servislerde sıklıkla kullanılmaktadır.Bahsi geçen programlama ortamları, popüler Web 2.0 teknolojilerinin yapı taşını oluşturmaktadır. Bunun dışında, “web widget” adı verilen; haber şeridi, oylama paneli veya takvim görevi gören ufak programların yazılmasında da bu ortamlardan yararlanılmaktadır. Öğrenci veya öğretmen faaliyetlerine dayalı, eğitim faaliyetlerine doğrudan veya dolaylı yönden etkisi olan, ufak ancak işlevsel programlar da söz konusu programlama ortamları yardımıyla hazırlanabilmektedir.3. Web 2.0 Teknolojileri Etkisinde Örnek Bir Öğrenme Yaşantısı Ele alınan örnek öğrenme yaşantısı, bir öğrencinin, sınıf ortamında gerçekleştirilen eğitim sürecinin dışında, Web 2.0 etkisindeki öğrenme sürecini gerçekleştirebileceği, 1 günlük süre dikkate alınarak hazırlanmıştır. Söz konusu öğrenci öğrenme yaşantısına, bilgisayarında kurulu olan, günlük ders faaliyet planlarını gösteren, “etkinlik” widget aracını kontrol ederek başlar. Bu widget,dersin öğretmeni tarafından belirli aralıklarla güncellenmekte ve böylece öğretmen, widget aracını kullanan öğrencilerine, ders faaliyet planlarını istediği zaman ulaştırabilmektedir. Günlük ders faaliyetini inceledikten sonra öğrenci, planda yer alan ilk etkinlik olan, dersiyle ilgili podcast servislerinden güncellemeleri alma işlemine geçer. Öğrencinin üye olduğu podcast servislerinden birisi ders öğretmenine aittir. Öğrenci bu servisten, öğretmenin hazırladığı ses kayıtlarını alır. Ardından, öğretmenin ders notlarını sınıfı ile paylaştığı dosya paylaşım sitesine girer ve en güncel ders notlarını bilgisayarına indirir. Ses kayıtlarını dinleyerek ders notlarını inceler, gerekli notları alır. Bu faaliyet sona erdiğinde, öğretmeninin ve sınıf arkadaşlarının blog sayfalarından ve ayrıca ders ile ilgili seçilmiş kaynak web sitelerinden, son güncellemeleri almak amacıyla RSS Okuyucu programını çalıştırır. Kaynak sitelerde ilgisini çeken güncellemeleri, daha sonra incelemek üzere, RSS programının sunduğu “bookmark” işleviile işaretler. Ders öğretmeninin blog sayfasında gerçekleşen güncellemeleri inceler. Eğer varsa, dersle ilgili duyuruları veya not ilanlarını bu şekilde öğrenmiş olur. RSS yardımı ile son olarak arkadaşlarının blog sayfalarındaki güncellemeleri inceler. Arkadaşları blog sayfalarında, gerçekleştirdikleri ders faaliyetleri ile ilgili raporlar sunabileceği gibi, dersle ilgili kişisel metinler veya materyaller sunabilir. Öğrenci bunları inceleyerek gerekli gördüğü yerlerde blog sayfalarına yorumlar ekler. Öğretmenin yayınladığı ders faaliyet planına bağlı olarak öğrenci çalışmalarına kısa bir süreliğine ara verebilir. Aradan sonraki öğrenme süreci, bütün sınıf üyelerinin üye olduğu sosyal etkileşim sitesine girişle başlar. Öğrenci sitede arkadaşlarıyla ders ile ilgili bilgi alışverişinde bulunur. Açılan tartışma başlıklarını yorumlar. Gerektiğinde, video konferans görüşmeleri yapılır. Söz konusu bu görüşmelere ders öğretmeni de uygun zamanlarda katılabilir. Sosyal etkileşim sitesinde gerçekleştirilen faaliyetler sonrası, öğretmen tarafından verilen proje çalışmasını gerçekleştirmek üzere, ders için kurulmuş olan Wiki veya işbirlikçi düzenleme servisine giriş yapılır. Projelerin konusu ve proje çalışmalarında bulunacak öğrenci grupları daha önce, ders öğretmeni tarafından belirlenmiş olabilir. İlgili servise bağlandıktan sonra, projenin son hali öğrenci tarafından gözlemlenir. Öğrenci, proje ile ilgili gerekli gördüğü yerleri düzenler, yorumlarda bulunur ve eğer varsa, kendi sorumluluğunda olan kısımları hazırlar. Bu çalışmadan sonra, gün içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetleri, edindiği tecrübeleri ve varsa diğer kazanımları, öğretmen ve diğer arkadaşları ile paylaşmak üzere, kişisel blog sitesine giriş yapar. Gerekli girdileri yayınladıktan sonra, önceden yayınlamış olduğu girdilerle ilgili yapılan yorumları inceler ve değerlendirir. Normalde, bu faaliyet ile birlikte, öğretmenin belirlediği günlük faaliyet planı bitirilmiş olur.Ancak öğrenci, arta kalan vaktini dinlenmek için kullanabileceği gibi, yine dersle ilgili çalışmalarına devam etmek amacıyla da kullanabilir. Bu süreç esnasındayine Web 2.0 teknolojilerinden, bu sefer kendi istekleri doğrultusunda faydalanabilir (Ö Deperlioğlu, U Köse, 2010). “Web 2.0 uygulamaları internet kullanımını bütünüyle değiştiren bir yapıya sahip olarak ortaya çıkmıştır. En basit haliyle Web 2.0 bir kişinin internette kolaylıkla içerik oluşturabilmesi ve varolan içeriğe katkıda bulunabilmesidir. Web 2.0’nin en temel özelliği araçların kullanım kolaylığı ile işbirliği ve sosyal etkileşimin kendiliğinden meydana gelmesidir. Web 2.0’den yola çıkarak Kanadalı bir araştırmacı olan StephenDownes tarafından ortaya atılan “e-Öğrenme 2.0” kavramı Web 2.0 bileşenlerinin e-öğrenmeye dönük tümleşik etkilerini vurgulamaktadır. Web 2.0 internet sitelerinin bilgi barınağı olmasından işleyen platformlara taşınmasına; internet programlarının son kullanıcıların hizmetine sunulmasından kullanıcıların bir bilgi ya da uğraşı paylaşıp tekrar kullanmasına; gelişmiş organizasyon ve kategorilendirmedeninternet’in ekonomik değerinin yükselip alçalmasını kadar bir dizi farklı boyutlara işaret etmektedir (1). Tim O’Reilly’e göre ise Web 2.0 bilişim endüstrisinde ortaya çıkan bir devrimdir (2). Gerçekten de günümüzde bilişim teknoloji ve alt yapılarının çok hızlı şekilde büyümesi, gelişmesiyle birlikte klasik web anlayışı terk edilerek, daha çok kullanıcıların etkin katılımının sağlandığı yapıya geçilmiştir. Bu değişimle birlikte e-öğrenme sistemleri de öğrenci katılımlı, sosyal etkileşim ortamlı, yeni yapılanmalara gitmektedir. Web üzerinde son yıllarda sunulan hizmet ve uygulamalara bakıldığında; kullanıcının içeriği doğrudan oluşturabildiği (resim, video, makale, sunum paylaşımları vb.), belirli standartlar çerçevesinde uygulama ve servislerin birlikte çalışabilir hale geldiği, birlikte üretme anlayışının ve anlamlı sosyal topluluklar oluşturma becerisinin önem kazandığı bir yapıya gidildiği görülmektedir (3). İşte Web 2.0 anlayışıyla gelişen sosyal paylaşım ortamlarının ve servislerinin e-öğrenmeye yönelik uygulamaları da e-Öğrenme 2.0’ı ortaya çıkarttı. E-Öğrenme 2.0; e-öğrenmenin Web 2.0 tabanlı araçlardaki “Yarat-Bağlan-Biriktir ve Paylaş” konseptinin, doğrudan kullanıcı merkezli ve birlikte çalışmayı hedefleyen bir eğitim anlayışı içerisinde evrimleşmesi olarak tanımlanabilir (3). E-öğrenmede Web 2.0 destekli öğrenci katılımlı araçlar wiki’ler, bloglar, sosyal etiketleme, sosyal ağlar ve dosya, resim, video paylaşımı olarak listelenebilir.” B Atıcı, S Yıldırım,( 2010). 
WEB 2.0 TEKNİKLERİ Web 2.0 tekniklerinin bazıları şunlardır: • RIA teknikleri • CSS kullanımı • XHTML kullanımı • Anlamlı URL kullanımı • Uygun etiketlendirme • Viki sayfalarının kullanımı • Açık kaynak yazılımın kullanımı • Blog • RSS • MashUp • İçerik Yönetim Sistemi (CMS) RIA(Rich Internet Applications) RIA (Rich Internet Applications – Zengin İnternet Uygulamaları), web 2.0 a uygun olan bazı yazılım tekniklerini içerir. Bunların bazıları Ajax, Adobe Flash, Flex, Nexaweb, OpenLaszlo ve Silverlight olarak sıralanabilir. RIA teknikleri bir programlama dili değildir. RIA nın amacı masaüstü uygulamalarının internet ortamına uydurulması olarak görülebilir. Örneğin Sürükle bırak uygulamaları gibi. Ajax’ın web 2.0 için önemli bir yeri vardır. Bu teknikle kullanıcının tarayıcı ile sunucuya gönderdiği istekler daha hızlı bir şekilde cevaplanır. Sunucu daha az meşgul kalır ve böylelikle daha fazla kullanıcıya hizmet eder. Web 2.0 ın en çok heyecan uyandıran yaklaşımlarından birisidir. Ajax, günümüzde kullanıcı ile etkileşimde en çok kullanılan teknik olmaya adaydır. Google, Microsoft, Apple gibi önemli şirketler kendi web sitelerini Ajax tabanlı hale getirmişlerdir. CSS(Cascading Style Sheets) Web 2.0 öncesinde de kullanılan stil şablonları (CSS) HTML ye ek olarak farklı stillerde sayfalar yapılmasını kolaylaştırır. Web 2.0 bir diğer yaklaşımı ise esnek ve özelleştirilebilir tasarımlardır. Dolayısı ile HTML nin sağladığı tasarım gücü geliştirilmelidir. Bu geliştirme için en önemli araçlardan biri de CSS lerdir. XHTML (ExtensibleHyperTextMarkup Language) 2000 leden beri kullanılan XHTML istemci taraflı bir metin işleme dilidir. Kodlama olarak HTML den daha fazla etiket barındırır ve dolayısı ile daha etkin bir işaretleme dilidir. XML desteği ile zenginleştirilmiştir. Anlamlı URL kullanımı Web 2.0 kullanıcıya daha fazla yakın olmayı amaçlar. Kullanıcılar, web sitelerine ilk olarak sitenin URL bilgisini yazarak girerler. Dolayısı ile site ve kullanıcı arasındaki ilk etkileşim URL aracılığı ile olur. Bu yüzden anlamlı, basit ve akılda kalıcı bir URL kullanıcı ile etkileşimde önemlidir. Flickr, YouTube, del.icio.us, Google, Yahoo, W3School, Wikipedia gibi sitelerin URL leri web 2.0 standardını çok güzel yansıtmaktadır. Hatta internette arama yapmak birçok yerde “google it” olarak anılmaktadır. Web 2.0 a geçmek için bir çok web sitesi URL bilgilerinin başına “my” ekini getirerek kullanıcı ile yakınlık kurmak istemişlerdir. Uygun etiketlendirme “Folksonomy” olarak belirtilen uygun etiketlendirme web verileri için çok önemlidir. Web 2.0 ın bir amacı da doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmaktır. Bunun için düzgün olarak indekslenmiş veri bankaları gerekmektedir. İnternet çok geniş bir ortam olduğundan indekslemede oldukça zaman almaktadır. İşte burada web sitelerinin uygun etiketler ile belirtilmeleri önemlidir. Örneğin bir sinema sitesinin sinema ile uyuşan kelimeler ile etiketlendirilmesi gerekir. Web 2.0 ilerleyen yıllarda yerini Web 3.0 a bırakacaktır. Web 3.0 ın sloganı ise semantik internettir. Dolayısı ile anlamsal uygulamalar önemli olacaktır. Örneğin “kırmızı renkli 2005 model araba” isteğine karşın web uygulamaları tam olarak bunu anlayarak kullanıcıya kırmızı renkte 2005 model bütün arabaları sunacaklardır. Günümüzde bunu etiketler ile yapabiliyoruz. Dolayısı ile Web sitesindeki bir resmi bu şekilde etiketlemek,veriye ulaşmakta ciddi zaman tasarrufu sağlar. Viki sayfalarının kullanımı Wiki, GNU Özgür Belgeleme Lisansı altında herkesin üzerinde istediği gibi düzenlemeler yapmasına izin veren bilgi sayfaları topluluğudur. Çok geniş dokümantasyonlar oluşturabilmek için idealdir. Bilgi paylaşımı için çok hızlı ve kolayca kullanılabilir. Birçok yerde hayatı değiştirebilecek düşünceler arasında yer almıştır. Web 2.0 ın önemli uygulamalarından biri olan Vikipedi’nin (Wikipedia) temelidir. Açık kaynak yazılımın kullanımı Web 2.0 açık kaynak yazılımların gelişmesini sağlamıştır. Açık kaynak yazılımlar çok uzun zamandır bilişim dünyasının gündemindedir. İnternet uygulamaları olarak ise son zamanlarda bu konuda ciddi gelişmeler vardır. En çok kullanılan açık kaynak çözüm paketleri arasında LAMP yer almaktadır. LAMP (LinuxApachi-MySQL-PHP-Perl-Pyton) tam bir web çözüm paketidir. Linux ile işletim sistemi, Apachi ile web sunucusu, MySQL ile veritabanı ve PHP ile programlama dili desteği verir. Hepsi açık kaynak yazılımlardır ve GNU lisansı altında ücretsiz dağıtılır. Blog Günlüğe benzer web siteleridir. Kullanıcıların her türlü konuda istediğini yazdığı ve yayınladığı, okuyanların yorumlar yaparak eleştirdiği uygulamalardır. Web 2.0 öncesindeki forumlara benzetilebilir. Fakat genellikle kişiye özeldir. Kişisel bir yayıncılık sistemi olarak görülebilir. Web in özelleştirilmesi, kişiselleştirmesi ve her kullanıcının web de bir yer edinmesi web 2.0 anlayışının ürünüdür. Günümüzde bireysel kullanıcıların dışında birçok şirket blog sistemini kullanmaktadır. Özellikle medya organlarının neredeyse hepsi blog yayını yapmaktadır. RSS(Real Simple Syndication) RSS web beslemesi oluşturmak için kullanılan XML yazı dizimi ile yazılan veri biçimidir. Genellikle haber sağlayıcıları ve bloglarda kullanılır. Sürekli güncellenen sitelerde oldukça kolaylık sağlar. Site içeriğinin tek bir ortamdan topluca izlenebilmesine olanak sunar. RSS internet üzerindeki veri dolaşımını kolaylaştırır ve veriye ulaşımı basitleştirir. MashUp Web 2.0 ile ortaya atılan bir fikir ise yeni ara yüzlerdir. Yeni ara yüzler yaratırken birbirinden bağımsız web servislerini bir araya getirerek yeni bir ara yüz ve yeni bir uygulama yaratmaya MashUp denir. Örneğin YouTube servisi ile Google Maps servisini birleştirerek YouTube’daki bir videonun dünyanın neresinde olduğunu gösteren yeni bir servis yaratılabilir. Tabiî ki bunu yapabilmek için iki servisinde birbirini desteklemesi ve bir editöre ihtiyaç vardır. Web 2.0 etkileşimli bir servis ağı önerir. Yeni üretilen servis uygulamalarının MahsUp destekli olması farklı ürünlerin ortaya çıkmasını sağlar. İçerik Yönetim Sistemi (CMS) Geniş bir içeriğin, web üzerinden en faydalı ve amaca uygun şekilde yayınlanabilmesini sağlayan sistemlerdir. Web yönetimi önemli bir konudur. Sitenin büyüklüğü, kullanıcı yoğunluğu gibi parametreler bu işi daha zorlaştırabilir. CMS yazılımları aracılığıyla sadece basit elektronik formlar ile yönetim yapılabilir. Web 2.0 bilginin anlık olarak internete aktarılmasını hedefler. Bu yüzden web servisinin güncel olması anlık, doğru veriye ulaşmak için önemlidir. Küçük sistemler için güncelleme işlemi pek zor olmayabilir ama büyük sistemlerde bu işlem oldukça zahmetli ve uzun bir süreçtir. Bu yüzden CMS kullanmak her zaman işleri kolaylaştırır. İçerik yönetimi için birçok yazılım mevcuttur. Bunların arasında açık kaynak yazılımlarda vardır ( B Aslan, 2007). 2. Coğrafya Öğretiminde WEB 2.0 Araçlarının Kullanımı Teknoloji ve bilişim alanında meydana gelen baş döndürücü gelişmeler ile öğretim ortamlarında yer alan kara tahta yerini akıllı tahta, projeksiyon cihazı ve bilgisayar almıştır. Bilgiyi öğretmenden öğrenciye aktaran öğrenme yaklaşımı yerini öğretmen rehberliğinde bilginin yapılandırıldığı öğretme yaklaşımına bırakmıştır. Bu bağlamda teknoloji ve bilişim alanında meydana gelen hızlı gelişmeleri takip edip sınıfta bu teknolojileri eğitim-öğretim etkinlikleri ile bütünleştiren dijital yerliler önem kazanmaktadır. 1980 öncesi doğanlar dijital göçmen (Digitalimmigrant) 1980 ve sonrasında doğanlar için dijital yerli (DigitalNative) tanımı yaygın şekilde kullanılmaktadır (Prensky, 2001, s. 1-2). Dijital yerli şeklinde tanımlanan bu yeni nesil zamanlarının önemli bir kısmını bilgisayar, cep telefonu, video oyunları, müzik çalar gibi teknolojik araç gereçler kullanarak geçirmektedir. Bu nedenle öğrenme ortamlarının güncel teknolojik araç-gereçler ile donatmanın öğrenci başarı ve motivasyonunu olumlu yönde etkileyeceği belirtilmektedir (Bilgiç vd., 2011). Ancak bu değişim ve dönüşüme geleneksel öğretim yöntemlerine bağlı olan dijital göçmenler uyum sağlamakta zorlanmaktadır (Elmas vd., 2011). Öğretmenlerin hazır bulunuşluk düzeylerinin yeni teknolojik araç gerekleri kullanma konusunda yetersiz olduğu konusunda tartışmalar sürmektedir. Bilişim teknolojilerinin öğretmenler tarafından verimli bir şekilde öğrenme ortamlarında kullanılması için öğretmenlere bu konuda verilecek eğitime ve bilişim teknolojilerinin eğitime olan katkılarının sorgulanmasına bağlıdır (Balaman vd., 2021; Kayaduman vd., 2011). Eğitim kurumlarının teknolojik altyapı durumları bilişim teknolojilerinin öğrenme ortamlarında kullanılmasında etkili olabilmektedir. Öğretim kurumlarında teknolojik araç gereçlerin yeterli olması ve internet ortamında öğretmenlerin faydalanabileceği çok sayıda ders materyali tasarlama ve sunma araçlarının yer alması eğitimcilerin bu araç-gereçlerden kolay bir şekilde faydalanacağı anlamı taşımamaktadır (Bonk, 2009, s. 18). Günümüz bilişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı gelişmeler yaşamımızı okul, sınıf ve ders işleme yöntemlerimizi etkilediği ifade edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında öğretmenlerin bilişim teknolojileri ve internet vasıtasıyla erişebilecekleri neredeyse sınırsız kaynaklara olan ilgileri ve bu alanda yaşanan değişim ve dönüşümü benimseme durumları önem kazanmaktadır (Elmas ve Geban, 2012, s. 247).Fatih projesi ile her okul için VPN (Genişbant İnternet Erişimi), alt yapı, yüksek hızlı erişim hedeflenmektedir. Her derslik için etkileşimli tahta, kablolu/kablosuz internet erişimi sağlanması hedeflenmiştir. Her öğretmen için Eğitim Bilişim Ağı (EBA) uygulamalar, EBA market, bulut hesabı, ders notları paylaşımı hedefi güdülmüştür. Öğrenciler için ise EBA uygulamalar, EBA market, bulut hesabı, Dijital Kimlik, Ödev Paylaşım, Bireysel Öğrenim Materyalleri hedeflenmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2022). Web 2.0 araçları öğrenci merkezli yapılandırmacı eğitim anlayışı ile kolay bir şekilde bütünleştirilebilirler. Bu teknolojiler yapılandırmacı eğitim felsefesine özelde sosyal yapılandırmacı eğitim felsefesine uyumludur (Conole ve Alevizou, 2010, s. 13). Bu araçlar ile öğrenci öğrenme ortamında ders içeriğine etkin bir şekilde katkı sağlanmaktadır. Ayrıca, kullanıcılara yeni içerik oluşturma, manipüle etme, denetleme ve sosyalleşme olanağı vermektedir (Horzum, 2007, s. 104-105; Kurilovas ve Juskevicien, 2015, s. 1380). Coğrafya Öğretimine Yönelik Bir İnfografik Hazırlama Etkinlik Örneği Web 2.0 teknolojileri sayesinde öğrenme güçlüklerini azaltacak ve öğrenmeyi olumlu şekilde etkileyen birçok görsel materyal kolay bir şekilde tasarlanabilmektedir. İnfografikler bu görsel materyaller arasında yer almaktadır ve dergi, web ortamı ile gazetelerde yayın şekilde kullanılmaktadırlar. Bu araçlar ile veriler tasarım ile bütünleştirilerek okuyucuda belirli bir konuda görüş oluşmasını sağlamayı hedeflemektedir. Bu öğrenme araçları bilgi ve grafiği bütünleştirerek veriler vasıtasıyla öğrenimi sürdürmeye olanak veren etkili araçlardandır. Anlaşılması zor ve uzun bilgiler infografikler ile yeniden yapılandırılarak anlaşılabilir ve hatırlanabilir duruma getirilebilir. Bu durum infografiklerin öğretim ortamlarında da kullanılmasına olanak sağlamaktadır (Yıldırım ve Perdahçı, 2019, s. 450). Coğrafya Öğretimine Yönelik Bulmaca Hazırlama Etkinlik Örneği: Bulmaca ile öğretme tekniğinde hedef kelimeler yapılan açıklamalar ile şablon üzerinde bulunmaya çalışılır. Bu öğretme tekniği ile yapılan öğretim öğrencilerin okuduğunu anlama vesonuç çıkarma becerilerini geliştirir. Bu kapsamda ders öğretmeni ders kitabında yer alan herhangi bir konu ile ilgili öğrencilerin öğrenmesini istediği sözcükleri belirler. Hedef sözcükler bir konu kapsamında saptanabileceği gibi birden fazla konu bütünleştirilerek de saptama yapılabilir. Hedef sözcükler belirlendikten sonra anlamları öğrenci düzeyine göre hazırlanır. Sonraki basamakta hedef sözcüklerin sayısı ve hedef sözcüklerde yer alan harf sayısı saptanarak bulmaca şablonu hazırlanır. Son basamakta hazırlanan bulmacalar öğrenme ortamında öğrencileri ile birlikte çözülür. Böylece, sözlük öğretimi ile farklı bir etkinlik gerçekleştirilmiş olunur. Bu teknik oyun temelli olduğu için öğretime çeşitlilik katarak öğrenme ortamının motive edici ve eğlenceli bir ortama dönüşmesini sağlar.Bulmaca etkinliği dersin ölçme ve değerlendirme basamağında kullanılabilir (Duran ve Bitir, 2018, s. 21). Coğrafya Öğretimine Yönelik Etkileşimli Materyal Hazırlama Etkinlik Örneği Etkileşimli e-öğrenme gereçleri ile hazırlanan etkinlikler çoklu ortam özellikleri yardımıyla, öğrenenlerin algı seviyesi ve konuya bakış açılarının geliştirilmesinde geleneksel eğitim yöntemlerine göre daha fazla etkilidir. Derse olan dikkat bireyden bireye değiştiği için çoklu ortam özelliklerine sahip olan bir e-etkinlik öğrenci öğrenmesini olumsuz yönde etkileyen faktörleri kısmen azaltabilir (Eroğlu, 2011, s. 32-33). Öğrenci dikkatini çeken bir e-uygulama materyali öğrenme sürecinin daha eğlenceli olmasını ve öğrenilen bilgilerin kalıcı hale gelmesine katkıda bulunmaktadır. Böylece, öğrenenler üzerinde pozitif bir etki bırakarak öğrencilerin kendilerine olan güvenini yükseltmektedir (Kara ve Keş, 2016, s. 191). Öğretmenlerin Web 2.0 araçlarını etkin bir şekilde kullanmaları konusunda teşvik edilmemeleri, geleneksel öğretim yöntemlerini terk etmede zorlanmaları ve teknoloji destekli öğretimin sağlayacağı faydaları yeterince anlamamaları bu nedenlerden bazıları olabilir. Sarıbaş ve Meydan (2020, s. 103-105); İnce vd. (2021); Çenesiz ve Özdemir (2021, s. 46) İşbirlikli öğrenme dikkate alınarak Web 2.0 araçlarından Canva kullanılarak Türkiye nüfusunun yapısal özellikleri konusunda infografik hazırlanmıştır. Puzzlemaker kullanılarak afetlerin genel özellikleri konusunda bulmaca etkinliği düzenlenmiştir. Wordwall kullanılarak kültür bölgelerinin oluşumu ve dağılışı konusunda oyun oynamaya yönelik etkinlik yapılmıştır. Thinglink kullanılarak Türkiye’de nüfusun dağılışı konusu konusunda etkileşimli harita oluşturulmuştur. Böylece Web 2.0 araçlarının kullanımı konusunda coğrafya öğretimine katkı yapılmaya çalışılmıştır. Web 2.0 araçlarının coğrafya öğretiminde kullanılmasının yaygınlaşması için coğrafya öğretmenlerinin öğretim ortamlarında Web 2.0 araçlarını etkin bir şekilde kullanmaları konusunda teşvik edilmeleri gereklidir. Teknolojinin önemli bileşenlerinden olan Web 2.0 araçlarını kullanarak materyal tasarlama ve geliştirmeleri konusu coğrafya lisans öğretim programlarında yer almalıdır. Mevcut coğrafya öğretmenleri ise Web 2.0 araçlarını kullanarak materyal tasarlama ve geliştirme konusunda hizmet içi eğitim faaliyetleri ile desteklenmelidirler. Web 2.0 araçlarının coğrafya öğretiminde yaygın şekilde kullanılması için daha fazla akademik çalışmalar yapılmalıdır (İlhan, 2023) 

3. Sanal Gerçeklik 

3.1 Sanal Gerçeklik Nedir? 1980’lerde başlayan ve 1990’larda hız kazanan bilgisayar teknolojisi, günümüzde hayatımızın birçok alanına entegre olmuştur. Bilim ve teknolojideki bu ilerlemeler, bilginin değerini artırmış ve bilgi toplumunun oluşumunu teşvik etmiştir. İnsanlar, bilginin bilgisayarlarla işlenmesi ve sunulması için çeşitli yollar arayarak farklı kavramlar geliştirmiştir. Bunlardan biri de “sanal gerçeklik”tir. Sanal gerçekliği,kısaca “gerçeğin yeniden oluşturulması” şeklinde tanımlayabiliriz. Sanal gerçeklik, bilgisayar ortamında yaratılan üç boyutlu görüntülerin ve animasyonların, teknolojik araçlar aracılığıyla insanlara gerçek bir ortamda bulunma hissini vermesinin yanı sıra, bu ortamdaki nesnelerle etkileşimde bulunma imkânı sunan bir teknolojidir. Modern toplumlarda, fen bilimleri alanında öğrenme ve öğretim süreçlerini geliştirmek için yoğun bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Günümüzde eğitimde karşılaşılan sorunların çözümünde geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu nedenle, bu sorunların üstesinden gelmek için bilgi teknolojilerinin sunduğu fırsatlardan yararlanmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu yeni teknoloji ile birlikte ortaya çıkan sanal gerçeklik, eğitim yöntemlerine farklı bir perspektif kazandırmaktadır. Geleneksel eğitim teknikleri hızla etkisini kaybetmekte, bu alandaki sorunları çözmek için yenilikçi yaklaşımlar gerekmektedir. Bilgi teknolojilerinin sağladığı imkânlar, bu zorlukların üstesinden gelmek için en iyi çözüm olarak öne çıkmaktadır (Çavaş,B ve P.Huyugüzel , 2004). Sanal gerçeklik, gerçek dünyadaki bir durumu bilgisayar tarafından oluşturulan üç boyutlu bir simülasyon içinde deneyimleme fırsatı sunan sistemlerdir. Kullanıcılar, bu simülasyonu deneyimlemek için özel cihazlar kullanarak duygusal bir bağ kurar ve bu yapay ortamı yine bu cihazlar sayesinde aktif bir şekilde kontrol edebilirler. Sanal gerçeklik uygulamaları, kullanıcılara bilgisayar tarafından yaratılan yapay bir dünyaya adım atma, burada çeşitli deneyimler yaşama ve ortamı yönlendirme imkânı tanır (Deryakulu, 1999). Sanal gerçeklik, gerçeğin yeniden yaratılmasıdır; yani bir nesne ya da durum gerçekse, onun sanal bir versiyonunun da oluşturulabileceği anlayışıdır. Bu nedenle, son dönemde popülerleşen sanal gerçeklik kavramı, bu açıdan ele alınmalıdır. Ancak, gerçek eğitim için gerekli unsurlar ve süreçler mevcut değilse, sanal gerçeklik temelli eğitim de mümkün olmaz. Eğitimin temel bileşenleri olan öğretici ve öğrenici mevcut olduğunda, sanal eğitim bir alternatif olarak, hatta güçlü bir alternatif olarak, öğretme ve öğrenme süreçlerinden bahsetmek mümkündür (http://nemesis.gisam.metu.edu.tr; http://ustem.com; http:// www.spectrum.ieee.org.). Her alanda etkin olarak kullanılabilecek olan sanal gerçeklik, bilgisayara dayalı, etkileşimli ve çoklu ortam teknolojisidir. İnsan ve makine arasındaki iletişimi artırmak için geliştirilen, insan duygularına hitap eden, öğrenmede yani davranış değişikliği oluşturmada oldukça etkili bir teknoloji olduğunu söyleyebiliriz. Bu teknoloji, insan-makine etkileşimini görsel ve işitsel iletimle yetinmeyip, hissetme yoluyla artırma çalışmasıdır. Sanal gerçeklik ortamlarının sahip olduğu ses, ışık ve etkileşim özelliği öğrencilerin tüm duyu organlarını aktive edici bir durumda özelleştirilmiştir. Kısacası, gerçek dünyaya ilişkin bir durumun bilgisayar tarafından oluşturulmuş üç boyutlu bir benzetimi içinde,kullanıcının bu benzetim ortamını, vücuduna giydiği çok özel amaçlı aygıtlar aracılığı ile etkin olarak denetleyebildiği bir sistemdir. Sanal Gerçeklik Araç-gereç ve Sistemleri Sanal gerçeklik etkileşimliliğe dayanan bir teknolojik yeniliktir. Kullanıcının bilgisayar girdilerine karşılık geri bildirim almasıdır. Sanal gerçeklik araçları, insan duygularına hitapta, amacına ve işlevine göre çeşitlilik gösterir. Vücut hareketleri 3-D PositionSensorsile,el hareketleri sensinggloves denilen özel eldivenlerle izlenir ve uygulanır. Sanal geri bildirim stereo displays’la gönderilir. Sanal ses 3-d soundgenerators ile işlenir. Ekran perspektifi ve yönlendirmesi trackbulls ve joyistick ile değiştirilebilir. Sanal gerçeklik ortamlarında kullanılan araç-gereçler aşağıdaki gibi üç kısma ayırmıştır. A. Sahne (Stage) B. Masaüstü (Desktop) C. Aynalar Dünyası (Mirror World) A. Sahne (Stage) Bu ortamda kullanıcı kendisini tamamen sanal bir ortamda olduğunu hisseder. Bu ortam aşağıda tanımlanan 3 önemli araç ile açıklanabilir:1-Başa Giyilen Görüntü Verici Kristal Ekran (HeadMountedDispIay, HMD) Sanal gerçeklik ortamında kullanıcı başına bir visör veya miğfer (HMD) giyer. HMD kullanıcının sanal gerçeklik ortamında olma hissini sağlaması için kablo yoluyla bilgisayara bağlanır. Başa giyilen visör veya miğfer, her göz için birer tane küçük görüntü veren ekran içerir ayrıca kullanıcının sesleri algılaması için hoparlör bulunur. Kullanıcının etrafına bakarken başın pozisyonu ilgili yönde takip et etmesini sağlayan bir araçta bulunur. Bilgisayar miğferde bulunan algılayıcılardan gelen bilgileri düzenleyerek, 3 boyutlu görüntü elde eder ve bunu miğferde yer alan küçük TV ya da bilgisayar ekranlarına yansıtır. Sanal gerçeklik ortamında kullanıcının objelerle etkileşim içerisinde bulunabilmesi için HMD ile birlikte veri eldiveni (Data gloves) veya bir tane manevra kolu (Joystick) kullanılır. Manevra kolu veya veri eldiveni, kullanıcıya sanal gerçeklik ortamında yönünü değiştirmesini, nesnelere dokunmasını, işaret etmesini, yerini değiştirmesini ve bilgisayara komutlar (kaydetmek gibi) vermesini sağlar. Böylece kullanıcılar, sanal gerçeklik ortamında yürüyebilme, yerçekimine karşı koyabilme ve uçabilme özelliğine sahip olurlar. Kullanıcı ancak bu araçlarla ortamda etkileşim kurabilirler. 2-Kabin Simulatörleri (CabSimulators) Kabin Simulatörleri, bilgisayarlarla bağlantılı bir kokpit veya bir başka deyişle gerçeği ile aynı şekilde tasarlanmış ortamların (uçak kokpiti, sürücü koltuğu, vb.) olmasını gerektirir. Kontrol bölgesi veya kokpit içerisinde büyük bir ekran veya projeksiyon aleti yerleştirilir. Bu araçlar gerçek ortamın aynısının ekrana yansıtılmasını ve kullanıcı ile etkileşimde olmasını sağlar. Kullanıcı yön değiştirme olaylarını yine kokpit içerisinde bulunan butonlar veya joystick ile sağlar. Kabin simulatörlerinde etkileşim ön plandadır. 3-Özelleştirilmiş Odalar (ChamberWorlds) Özelleştirilmiş odalarda, kullanıcı, tavana,zemine ve duvarlara nesnelerin yansıtıldığı bir özel oda içerisinde bulunur ve 3 boyutlu görüntüleme yapan gözlükler giyer. Bu sistemde görsel ve duysal özellikler ön plana çıkmıştır. Etkileşimli olan bu sanal gerçeklik ortamında birçok kullanıcı bulunabilir. Dolayısıyla işbirliğine dayalı projelerde etkili bir şekilde kullanılabilir. Bu sanal gerçeklik ortamında kullanıcılar hem çevre hem de ortamda bulunan diğer kişiler ile etkileşimde bulunabilirler. B. Masaüstü (Desktop World) 1.Masaüstü Sanal Gerçeklik (Desktop Virtual Reality) Bu sanal gerçeklik ortamında bilgisayar monitörünün yanında fare, veri eldiveni (Data gloves) veya spaceballinput sistemini gerektirir. Spaceballinput sistemi ile kullanıcı nesneleri uzayda 3 boyutlu olarak kontrol eder. . 2. Baş Çift Görüntü Veren Araç (He ad CoupledDisplay) Bu sanal gerçeklik ortamında, kullanıcı kollar yardımıyla askıda duran hareketli bir binoküler kullanır. Bilgisayar komutları cihaz üzerinde yer alan butonlar sayesinde yapılır. Bu aygıtta HMD de olduğu gibi bir miğfer veya visör giyme zorunluluğu yoktur yine HMD de olduğu gibi hareket serbestliği söz konusudur. Ancak HCD, HMD de olduğu kadar serbest hareket şansı tanımaz. C. Aynalar Dünyası Bu sanal gerçeklik ortamında, kullanıcılar sanal gerçekliğe kendi görüntülerinin etrafa yayılmasını izleyerek katılırlar. Bu ikinci kişinin bakış açısına göre kullanıcıların görüntülerinin bilgisayar tarafından elektronik bir şekilde yeniden yaratılıp canlı bir biçimde bu kişinin önündeki ekrana görüntünün gelmesi şeklinde olur. Teknolojinin yarattığı bu görüntüler televizyonlardaki hava durumunda bilgisayarın meydana getirdiği bulut hareketlerine benzemektedir. Kullanıcıya göre bu bir ayna içerisinde bulunmaya benzer. Bu sanal dünyadaki olaylar ustalıkla kontrol edilmelidir. Kullanıcının herhangi bir kıyafeti giymesi veya herhangi bir aleti kullanması gerekmez. Bütün hareketler gerçek hayattakine benzer yapılır. Mesela Projede ileriye doğru yürümek gerçek hayattaki ileriye doğru yürümeye benzer(Çavaş,veHuyugüzel, 2004). 


4. Artırılmış Sanal Gerçeklik 

Artırılmış gerçeklik (AR), gerçek dünya ortamına bilgisayar tarafından üretilen bilgi, ses, video, grafik veya GPS verileri ekleyerek kullanıcıya zenginleştirilmiş bir deneyim sunan bir teknolojidir. Bu sistem, fiziksel dünyayı canlı görüntüleyerek kullanıcıların çevreleriyle etkileşimde bulunmalarını sağlar r (Akram ve Kumar, 2017: 168; Bilici, 2015: 30; Johnston, 2014: 24; Jenny, 2017: 7; Kounavis vd., 2012: 1; Köse, 2017: 70; Marimon vd., 2010: 1; Madsen, 2016: 9-10; Nelson, 2016: 2; Özgan, 2012: 7; Özel ve Uluyol, 2016: 795; Střelák, 2016: 1; Sheridan, 2016: 76; Yüksel, 2017: 21; Yagol, 2018: 5). Baş pozisyonunu algılama ve işyeri kayıt sistemleriyle entegre edilmiş erişim arayüzleri sunan, başa takılan ve "HUDset" olarak adlandırılan ekran setleri gibi cihazlar aracılığıyla,kullanıcının görsel alanını mevcut görevi yerine getirmesi için gerekli bilgilerle zenginleştiren teknolojiye "artırılmış gerçeklik" denir. Bu teknoloji, kullanıcının çevresini gerçek zamanlı olarak bilgi ile destekleyerek iş süreçlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlar r (Caudell ve Mizell, 1992: 660; Caudell, 1994: 274). Artırılmış gerçeklik, katılımcının sanal bir deneyim yaşadığı bir ortamda, gerçek dünyaya sanal nesnelerin eklenmesi ve bu sanal öğelerin gerçek nesnelerle bir arada bulunarak uyumlu bir şekilde etkileşimde bulunmasını sağlamaktadır. Bu teknoloji, kullanıcıların fiziksel çevreleriyle dijital içerikleri birleştirerek zenginleştirilmiş bir deneyim sunar (Azuma, 1993: 50; Güdekli, 2017: 5; Linaza vd., 2012: 261; Milgram vd., 1994: 283; Manuri ve Sanna, 2016: 18; Pence, 2011: 138; Polat, 2017: 23-24; Wedyan vd.; 2016: 88). Artırılmış gerçeklik, kullanıcının doğal çevresinde kaydedilmiş 3D sanal nesneleri göstererek, gerçek nesnelerle bilgisayar tarafından oluşturulmuş nesneler arasında etkileşim kurulmasına olanak tanıyan bir sistemdir. Bu teknoloji, kullanıcıların fiziksel dünyalarıyla dijital içerikleri bir araya getirerek, etkileşimli ve zengin bir deneyim sunar (Bajura ve Neumann, 1995: 189; Yovcheva vd., 2012: 63). Artırılmış gerçeklik teknolojisinin tarihçesi genel olarak şu şekildedir: II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz ordusu, pilotlara uçuşla ilgili çeşitli bilgileri sunan Mark VIII AirborneInterception Radar Gunsighting projesini hayata geçirmiştir. Bu sistem sayesinde pilotlar, savaş uçaklarının ön camında düşman uçaklarının konumunu gösteren radar bilgilerini görmeye devam ederken, gerçek görüntülerini de kaybetmemiştir (VaughanNichols, 2009). Artırılmış gerçeklik alanındaki ilk HMD (Baş Üstü Ekran) cihazı ise, 1960'larda bilgisayar grafiklerinin öncülerinden IvanSutherland ve öğrencileri tarafından Harvard ve Utah Üniversiteleri'nde geliştirilmiştir (Feiner, 2002). 

5.Yapay Zeka 

5.1. Giriş 
Yapay zeka günümüz dünyasının en önemli teknolojilerinden biridir. Öyle ki, geçen yüzyılın başlarında sadece filmlerde görebildiğimiz ve çeşitli bilim-kurgu romanlarında karşılaştığımız sahnelerin bir çoğu, yapay zekanın hayatımıza girmesiyle mümkün olmuştur. Örneğin, Groover ve diğerleri tarafından 1986 yılında yapılan bir çalışmada endüstride robotlar, parçaları farklı şekillerde programlanan ve hareket eden sistemler olarak tanımlanmıştır. Oysa bu tanım ilk olarak 1921 yılında Çek yazar K. Capec tarafından hazırlanan bir oyunun metninde kullanılmıştır. Bugün sadece endüstride değil, enerji, madencilik, tarım, sağlık, sürücü iyileştirmeleri, sesli asistanlar, online sohbet ve iletişim ve yazılım geliştirme gibi hemen hemen her alanda yapay zeka ve uygulamaları etkili olmaktadır. Yapay zeka’nın bu etki alanıyla birlikte eğitimde yer almadığını düşünmek oldukça yanlış olur. 2018 Horizon raporuna göre, yapay zeka ve uyarlanabilir öğrenme teknolojileri,eğitim teknolojisi alanında önemli gelişmeler olarak öne çıkmıştır (Becker ve diğerleri, 2018). İlk olarak 1956 yılında Dortmund konferansında John McCarthy tarafından dile getirilen yapay zeka kavramı, günümüze değin elde ettiği değişimle, bilgisayar mühendisliği alanında önemli araştırma alanlarından biri ve tartışmasız bu yüzyılın ilk yarısından itibaren teknolojinin itici gücü olarak kabul edilmektedir. Yapay zekanın tanımı arasında sayılabilecek, öğrenme, akıllı tahminlerde bulunma, karmaşık problemleri çözme, değişken koşullara uyum sağlama, farklı insan dili ve deneyimlerine adapte olma gibi özellikleriyle yapay zeka, başta eğitimde bilginin yönetimi olmak üzere doğrudan eğitim ve öğretim sürecine katkı basamağında da yer almaktadır. Aslında bugün yapay zeka çoktan sınıf içine girmiş, öğrencilerin, öğretmenlerin ya da ailelerin “hoş geldin” demesine fırsat vermeden, “akıllı, uyarlanabilir veya kişiselleştirilmiş öğrenme sistemleri” adı altında dünya çapında liselerde ve üniversitelerde eğitimi farklı bir boyuta taşımıştırArslan, K. (2020). ‘Yapay Zeka’ kavramı ilk duyuşta ister akademisyen, öğretmen, öğrenci olsun ister işadamı olsun birçok kişi üzerinde merak uyandırmaktadır. Neden olduğu sorulacak olursa, zeka gibi soyut bir kavramın yapay ile nitelendirilmesi olarak cevap verebiliriz. Kavramın uyandırdığı merakla birlikte, içeriği yada temsil ettiği konular hakkında birçok kişinin ciddi bir malumatı yoktur. Yapay zekanın çevresinde konuşulan konu başlıkları, bileşenler ise yapay sinir ağları, uzman sistemler, bulanık mantık, genetik algoritmalardır. Yapay zekayı sahiplenen birçok disiplin vardır. Bazıları, bilgisayar mühendisliği, felsefe, bilişsel bilim, elektronik bilimleridir. Yapay zeka konusunda pek fazla türkçe kaynağa rastlanamamaktadır. Bu küçük hacimdeki çalışma bu konuda hiçbir bilgiye sahip olmayana öz bilgiler verme noktasında, bilgi sahiplerinin kafalarındaki karışıklıkları düzeltme noktasında yardımcı olabilirse, amacına ulaşmış olacaktır. Bu araştırmanın akışı ‘yapay zekanın’ tanımlanması, ortak bir anlayışın elde edilmesinden sonra kronolojik olarak bugünlere gelişi, yapay zeka teknikleri, uygulama alanları, geleceği ve nihayetinde toplu bir değerlendirme şeklinde olacaktır.“Tarihte üç büyük olay vardır. Bunlardan ilki kainatın oluşumudur. İkincisi yaşamın başlangıcının olmasıdır. Üçüncüsü de yapay zekanın ortaya çıkışıdır.” BBC ile söyleşisinde MIT Bilgisayar Bilimleri laboratuvar yöneticilerinden Edward Fredkin yukarıdaki ifadeleri kullanmıştır. Yapay zekagibi bir konuyu anlayabilmek için beyin ile bilgisayar arasındaki farklar ve benzerlikler anlaşılmalıdır: Beyin yaklaşık bir buçuk kilo ağırlığındadır. Bu ceviz görüntüsündeki organ, 60 yıllık bir ömürde saniyede 600 birimlik hafızada kaydedip, işleyip programlamak kapasitesine sahiptir. Bu, dakikada 3,600, saatte 2,160,000 günde 51,840,000 bitlik bilgi demektir. Beyin üzerine araştırmalar yapan Dr. V. GreyWalter’in incelemelerine bakılırsa,insan beynine benzeyen bir makinanın yapılabilmesi için 300 trilyon dolardan fazla para gerekmektedir. Böyle bir makinenin çalışabilmesi için ise 1 trilyon wattlık elektrik enerjisine ihtiyaç vardır. ScottWitt adlı yazarın tesbiti “yaşamımız boyunca beyin, gözlerininzle, kulaklarınızla burnunuzla, parmaklarınızla ve diğer duyu organlarınızla, devamlı olarak elektrik sinyalleri şeklinde, bilgi alır, depolar, gönderir. Beyninizden geçen milyarlarca gerçek ve hayal, doksan milyon kalın kitabı doldururdu.”1 şeklindedir. Bu arada zekanın ne anlama geldiği ve ne kadarının ölçülebildiği konusunda görüş birliği sağlanamamıştır. Yapılan tanımlamaların ortak bir cümlesi olarak, zekayı beynin bilgiyi alıp, hızlı ve doğru analiz etmesi olarak tarif edebiliriz. Şuur, bilinçaltı, ruh gibi açık uçlu ve soyut bir kelime olması itibariyle zekanın evrensel bir tarifi yapılamamıştır.Geçmişten günümüze gelen birikimle YZ hakkında şu tanımlamalar yapılmıştır: “Yapay zeka insan tarafından yapıldığında zeki olarak adlandırılan davranışların makine tarafından yapılmasıdır.” “İnsan aklının nasıl çalıştığını göstermeye çalışan bir kuram” “Yapay zekanın amacı insan zekasını bilgisayar aracılığıyla taklit etmektir.” “Yapay zeka makineleri kontrol eden bilgisayar programları oluşturarak zekanın yapısını anlamaya çalışır.” Bu bağlamda yapay zeka birçok alt disiplinlere ayrılabilir: görüntü, dil, planlama disiplinleri gibi. “Yapay zeka zeki makineler, özellikle zeki bilgisayar programları yapma mühendisliği yada bilimidir.” “Düşünme, anlama, faaliyete geçirmeyi sağlayacak bilgiişleme çalışmasıdır.” “Yapay zeka bağımsız makineler-bu makineler insan olmaksızın kompleks işler yapabilir-inşa etmek için araştırma yapan bilişsel bilim dalıdır. Bu hedef makinelerin düşünmesini ve anlamasını gerektirir. Bu konuda akıl almaz ilerlemeler sağlanmışsa da hedefe bakıldığında hayal gibi gözükmektedir.” GÜÇLÜ YZ, ZAYIF YZ Makinelerin programlanıp zeki davranışlar gösterebilmesi zayıf yapay zeka olarak bilinir ve kabul görür. Makinelerin programlanıp zeki, şuurlu olabilmeleri ise güçlü yapay zeka kavramıdır ki tartışma görmektedir. Güçlü yapay zeka karşıtları makinelerin kalıtsal olarak insandan farklı olduklarını savunarak, asla sevgi duyamayacaklarını, doğru yanlışı sağ duyulu ayırtedemeyeceklerini, insan gibi düşünemeyeceklerini savunurlar. Bununla birlikte taraftarları ise insan beyninin tek başına düşünemeyen şuurlu olmayan bileşenlerden oluşup, bir araya geldiklerinde düşünen ve şuurlu olduklarını söyleyerek aynı fenomenin makine için de geçerli olabileceğini savunurlar. Burada kadar olan ifadelerden yapay zeka görüşlerini 4 gruba ayırabiliriz: İnsan gibi düşünmek Akıllıca düşünmek İnsanca hareket etmek Akıllıca hareket etmek NOT: Akla gelebilecek bir soru IQ, zeka ilgisidir. IQ zeka değildir. Son derece kompleks bir fenomen olan zekanın sadece bir boyutudur. Akıllıca hareket eden makinelere robotlara aletlere vs. ulaşma hedefi araştırmacılar tarafından daha çok benimsenmektedir.“İnsanlarda canlılığı taklit eden makineler, süs eşyaları ve oyuncaklar yapmak derinden gelen bir arzudur.” ki yapay zeka üzerine yapılan çalışmalar giderek yoğunlaşmaktadır. Hatta “canlılığı temsil eden varlıklar teknolojinin gelişmesini doğrudan etkilemiştir.” Tezinin rahatlıkla ortaya atabiliriz. Örneğin helikopter böceği olmasaydı ve insanoğlu onu taklit etmeseydi, şu anda “Apachi” kelimesi sadece eski bir kızıldereli kabilesi ismini çağrıştırmaktan ibaret kalabilecekti. Ya da örümcek ağlarının var olmadığı bir dünyada çelik yelek yada buna benzer değerleri tam olarak anlayamayacaktı. Yapay zeka tekniklerine geçmeden önce akıllı bir sistemin karar vermeden önce öğrenmeye olan gereksinimini ortaya atmakta fayda olacaktır. Bu anlamda yapay sinir ağları ve endüktif-dedüktif öğrenme gibi birçok öğrenme tekniği vardır. İnsanda öğrenme üzerine atılan tezlerden biri şudur ki, insan dış dünyayı sayısal verilerle değil, sembollerle algılar. “Isbagylrairarianikredlıkaulnouaüeiznhpş im rav?” cümlesini okuyup belli bir süre sonra boş bir kağıda hafızanızdan yazmayı denediğinizde nasıl bir tablo ile karşılaşırsınız? Peki “Bilgisayarların zeki olduklarından şüpheniz var mı?” cümlesi için aynı deneyi tekrarlarsak sonuç nasıl olur? Bu testten anlaşılan odur ki insan anlamlı semboller ile algılar, öğrenir. İlk cümlede anlam oluşmadığı için herbir harfi bir sembol olarak düşünmektedir. Neticede harfler adedince sembolü hatırlamak çok zor olacaktır. İkinci cümlede 6 sembol var denilebilir. İnsan böyle bir cümleyi kolaylıkla geri yazabilmektedir. İnsan 4-7 arasındaki sembolleri hafızada tutabiliyor. Buraya kadar oluşturmaya çalıştığımız çerçeveden hareketle, insan uzmanlığı ile yapay uzmanlığı şöyle kıyaslayabiliriz: İnsan Uzmanlığı Yapay Uzmanlık Çabuk Etkilenebilir Aktarılması güç Dökümantasyonu güç Tahmini zor Pahalı Yeni fikirler üretebilir Uyumludur Hassas gözlem yapabilir Geniş görüş açısına sahiptir Sosyal duyuma sahiptir Kalıcı Kolay aktarılabilir Kolay dökümante edilebilir Tutarlı Satın alınabilir Esinlenemez Uyum dışarıdan sağlanmalıdır Sembolik verilerle çalışır Dar açıdan bakış Teknik duyuma sahiptir Uzman Sistemler Yapay zeka ile farkından bahsedilirse, yapay zeka programının amacı herhangi bir insanın çözebileceği problemi çözmektir. Uzman sistem ise uzman bir insanın çözebileceği problemleri çözer. Geliştirilen ilk uzamn MYCIN kabul edilmektedir. 1970’de Stanford Üniversitesi’nde bir grup hekim tarafından geliştirilmiştir. Bakteriyolojik ve menenjetik hastalıkların teşhis ve tedavisine yönelik tasarlanmıştır. Yapay Sinir Ağları Yapay sinir ağları, adından da anlaşılacağı gibi, beynin çok basit bir nöron modelinin benzetimidir. Bu şekilde elde edilen ağ ile öğrenme olayı gerçeklenir. Yapay sinir ağlarının kullanım alanları: Kontrol ve sistem tanımlama, görüntü ve ses tanıma,tahmin ve kestirim, arıza analizi, tıp, haberleşme, trafik, üretim yönetimi olarak sayılabilir. Bulanık Mantık 1965 yılında California Berkeley Üniversitesinden Prof. Dr.Lotfi A. Zadeh’in ilk makalelerini yayınlamasıyla duyuldu. 0-1 ikili mantık yerine çok değerli, ara değerleri de alabilen uygulayabilen düşünceler ve uygulamalardan bahseder bulanık mantık. Doğru, yanlış yerine biraz doğru biraz yanlış şeklinde açılımlar sergiler. Siyah, beyaz değil de gri tonlarla çalışmaktan söz eder. Bulanık mantık küme teorisinde üyelik derecesi kavramını geliştirmiştir. Örneğin gençler kümesine 25 yaşındaki bir insan %100 üye iken, 60 yaşındaki bir insan %30 üyedir şeklinde ifadeleri vardır. Böylesine bir açılım subjektif verilere dayansa da kazandırdığı esneklik ve gerçek hayat olaylarına daha iyi çözüm önerebilme itibariyle çok taraftar toplamıştır. Genetik Algoritmalar “Genetik algoritma nedir?” sorusunun cevabını vermeden önce algoritmanın kısa bir tarifini yapalım: Bir problemi çözmek için tekrar edilen tarifler kümesidir. Prosedür olarak da düşünülebilir. Genetik algoritmalar ise canlı sistemlere benzer bir şekilde öğrenen yazılım programlardır. Kısaca bilgisayarda gelişimi tetikleyen prosesi takip eden bir araştırma metodudur. Yaptığımız listelemedeki birkaç tekniği atlayarak, yumuşak(soft) programlamaya geçiyoruz.(Pirim, A. G. H., 2006). 5.2. Eğitimde Yapay Zeka Uygulamaları Yapay zeka’nın son yıllarda gösterdiği gelişime paralel olarak geçmişi aslında oldukça eskiye dayanan uzman sistemlerde hem araştırma hem geliştirme alanında kendine büyük bir yer bulmuştur. Uzman sistemler, en genel tanımıyla belli bir alanda uzmanlaşmış kişilerin yerine getirdiği görevleri, çeşitli yapay zeka algoritmaları kullanarak yapan bilgisayar programlarıdır. Bilgi ve çıkarım temelli çalışırlar. Yani bir uzman sistemin etkin bir şekilde kullanılabilmesi için dört temel modüle ihtiyaç vardır Bunlar; (1) bilgi yenileme, (2) bilgi tabanı, (3) çıkarım/karar mekanizması ve (4) arayüz olarak sıralanmaktadır (Önder, 2003). Akıllı öğretici sistemlerden önce, yapay zekanın gelişim sürecinin bir önceki evresi sayılabilecek bilgisayar destekli öğretime (BDÖ) biraz değinmek gerekir. Özellikle 1960 ve 1970’li yıllariçin ortaya çıkan uygulamalar açısından BDÖ’nün altın çağı diyebiliriz. Bu dönemde en bilinen BDÖ örnekleri arasında İlinois Üniversitesi tarafından geliştirilen PLATO sayılabilir. PLOTO, aynı anda binlerce öğrencinin bazıları interaktif olmak üzere üniversitenin standart ders materyallerine ulaşmasını sağlıyordu. 1970’li yıllarda geliştirilen bu sistem, bugün hala etkin bir şekilde kullanılan kullanıcı formaları, e-mailler, anlık mesajlar, uzak masaüstü bağlantısı ve çok oyunculu oyunlar gibi eğitim teknolojisi için oldukça yeni araçlar içeriyordu. Ancak hem öğretim içeriği hem işleyiş bakımından her öğrenci için aynı yapıdaydı. Yani her öğrencinin aynı seviyede olduğu önkoşulu ile çalışıyordu. Ve bu durum, John Selef ve William Clancey’nin BDÖ uygulamalarının öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına cevap verebilecek ve yapay zeka tekniklerini kullanabilecek şekilde adapta etmek için yeni yaklaşımlar üzerine çalışmalarına neden oldu.Çalışmalar, doktora öğrencisi JaimeCabonell’in doktora tezinde belki de akıllı öğretici sistemlerin ilk uygulaması olan SCHOLAR adlı sistemi tanıştırmasıyla bir sonraki aşamaya geçti (Carbonell, 1970). Bilgisayar destekli öğretimin ikinci nesli sayılabilecek Akıllı Öğretici Sistemler (AÖS), eğitimde yapay zekanın en çok kullanılan uygulamaları arasında yer alır. Genel olarak, AÖS’ler tıp, matematik veya fizik gibi iyi yapılandırılmış konular aracılığıyla her bir öğrenciye uygun ve adım adım yürütülen kişiselleştirilmiş öğrenme ortamları sağlarlar (Alkhatlan ve Kalita, 2018). Akıllı öğretici sistemlerin ilk örneği, SCHOLAR’dır. Bu sistemin temel pedagojik yaklaşımı Sokratik diyalog prensiplerine dayanır. SCHOLAR yapay zeka tekniklerini kullanarak anlamsal bir ağdan (burada anlamsal ağ, coğrafya bilgisini temsil etmenin bir yolu olarak görülebilir ki konu içinde anlamsal ilişkili kavramlar birbirine bağlıdır), öğrencinin cevaplarına bireysel karşılıklar veren bir yapı oluşturur. SCHOLAR’da, örneğin, bir diyalog aşağıdaki gibi gerçekleşebilir (Carbonell, 1970): 5.3. Coğrafya Eğitiminde Yapay Zekanın Kullanılması 1960'lı yıllardan sonra teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerle birlikte hizmetleri verileri bilgisayar sistemlerine dahil edilmeye başlandı. Geçmiş coğrafya bilimi için kullanılan araçlar, pusula, usturlap gibi basit aletlerden, GPS sistemlerine kadar geliştirildi. Haritalar da eski taş, papirüs gibi malzemeler üzerine çizilirken, modern bilgisayar yazılımları ile hazırlanmakta ve bakanlığı bilgi sistemleri (CBS) kullanılarak bakanlığın verileri dijitalleştirilmekte, sorgulanmakta, düzenlenmekte ve analiz edilmektedir. CBS, kayıtlı grafikler veya harita şeklinde sunulanlara olanak tanırken, mekânsal ilişkiler de ortaya çıkıyor (İncekara, Karakuyu ve Karaburun, 2009, s. 310). CBS'nin babası olarak tanınan RogerTomlinson, 1963 yılında Kanada'nın ulusal arazilerine yönelik çalışma ile ilk CBS projesini başlatmıştır. 1975'ten sonra bilgisayar yazılımları, donanımlar ve uzaktan algılama teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, basit harita ve analizler yerini daha karmaşık harita ve analizlere bırakmıştır. 2000 yılından sonra ise kişisel yazılımların yaygınlaşmasıyla CBS kullanımı hızla hızlandı. Günümüzde CBS yazılımları küresel olarak yaygınlaşarak birçok kişi, kurum ve kuruluş tarafından kullanılmaktadır (Öztürk, 2019, s. 12-13). Coğrafya, tarihsel süreç boyunca sürekli bir gelişim ve değişim göstermiştir. Bu evrimin son aşaması yapay zekâdır. Yapay zeka, güncel eğitim, sağlık, güvenlik, finans, müzik ve oyun gibi birçok alanda hayatımıza giriyor ve kullanım hızı hızla artıyor. Son yıllarda, yapay zeka yöntemleri coğrafya bilimi içinde çeşitli araştırmalar ve çalışmalarla önemli bir yeralmaktadır (Yasak, 2021). I. Coğrafi Bilgi Teknolojileri: Günümüz dünyasında bilginin elde edilmesi ve etkin olarak kullanılması stratejik bir önem arz etmektedir. Elde edilen bilgilerin %80 gibi büyük bir kısmı ise konum verisine bağlıdır.Bu konumsal bilgilerin giderek büyük bir hacim kazanmasıyla, bilgilerin organize edilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. Coğrafi bilgi teknolojileri de bu gerekliliğin bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır (Yomralıoğlu, 2010, s. 49). Coğrafi bilgi teknolojileri esas olarak, mekâna ait sayısal veya sayısal olmayan verinin bilgisayar ortamına aktarılarak analiz etme işlemine dayanan bilgi teknolojileri topluluğudur (Karatepe, 2007, s. 34). Coğrafi bilgi teknolojilerini kapsayan coğrafi bilgi sistemleri, GPS, uzaktan algılama ve lidar gibi teknolojiler, birbirleri ile bütünleşmiş bir şekilde kullanılabilmektedir. Coğrafi bilgi teknolojileri de aynı zamanda coğrafya araştırmalarına hem zaman hem de maliyet açısından büyük avantajlar sağlamaktadır (Yasak, 2021). II. Coğrafi Bilgi Sistemleri Coğrafi bilgi sistemleri (CBS), mekânsal özelliğe sahip coğrafi verinin bilgisayar ortamında sayısallaştırılarak sorgulama, düzenleme, analiz etme ve birbirleriyle olan ilişkilerini ortaya çıkarma gibi fonksiyonları gerçekleştiren ve oluşan yeni verileri grafik veya harita şeklinde sunan bilgisayar sistemleridir (İncekara, Karakuyu ve Karaburun, 2009, s. 310). Kartoğrafya, uzaktan algılama, veri tabanı ve grafik tasarımı gibi alanların kesiştiği nokta olan CBS, katmanlı bir yapıya sahip olup her bir katman vektör (nokta, çizgi ve poligon) veya raster veri formatı ile temsil edilir (Konecny, 2003, s. 11 ve Kapluhan, 2014, s. 39-42). CBS’nin yazılım, donanım, veri, yöntem ve personel olmak üzere beş temel bileşeni vardır. Yazılım CBS operasyonlarının yürütülmesi için kullanılır. En yaygın kullanılan yazılımlara örnek olarak ArcGIS, QGIS, MapInfo verilebilir. Donanım ise yazılımın çalıştırıldığı veya verinin depolandığı alandır. Bunlara örnek olarak geleneksel bilgisayarlar, bulut sistemleri ve GPS alıcıları gösterilebilir. CBS’nin en önemli bileşeni olan veri olup haritalar, uydu görüntüleri ve ilişkilendirilmiş tablolar en önemli verileri oluşturur. CBS’nin en soyut kısmını oluşturan yöntem genel olarak çıktıya ulaşmak için izlenen yolu kapsamaktadır. CBS ekosistemi içinde yer alan eğitimli kişiler ise personeli oluşturmaktadır (Tomaszewski, 2015, s. 74). Bilgisayar destekli coğrafi bilgi sistemleri yaklaşık 60 yıllık bir geçmişe sahiptir. CBS’nin babası olarak adlandırılan RogerTomlinson 1963 yılında Kanada ulusal arazilerine yönelik bir CBS projesi başlatmış, 1971 yılında ise proje tam olarak işleve koyulmuş ve teknolojik gelişmelere uygun olarak devam etmiştir. 1975’den sonra bilgisayar yazılım ve donanımlarının gelişmesiyle birlikte basit harita ve analizler yerini daha karmaşık harita ve analizlere bırakmıştır. 2000 yılından sonra masaüstü yazılımlarının hızla artmasıyla birlikte CBS kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Günümüzde CBS yazılımları küresel ölçekte birçok kişi, kurum veya kuruluş tarafından kullanılmaktadır (Öztürk, 2019, s. 10-11). Coğrafi bilgi sistemlerine veri sağlayan teknolojilerin başında gps,uzaktan algılama ve günümüzde yaygın olarak kullanılan lidar gelir. A. Küresel Konumlama Sistemi Günümüzde küresel uydu konum belirleme sistemleri içerisinde en yaygın kullanılan sistemlerden birisi olan GPS (Global PositiningSystem), uydularından gelen radyo sinyalleri 18 yardımıyla kullanıcının konum, hız ve zamanını belirlemeye yardımcı olan üç boyutlu bir sistemdir (Sevindi, 2005, s. 102 ve Kalaycı, 1997, s. 3). Tam adı NAVSTAR GPS olan bu sistemin ilk olarak 1973 yılında ABD Savunma Bakanlığı tarafından çalışmalarına başlanılmış, 1978 yılında ilk uydusu fırlatılmış olup günümüzde toplam 31 adet uydusu bulunmaktadır (Batal, 2019, s. 2). GPS uzay, kontrol ve kullanıcı olmak üzere 3 ana bölümden oluşur. Uzay bölümünde GPS uyduları yeryüzünden yaklaşık 20.200 km yörünge yüksekliğinde, eşit aralıkla bulunan 6 yörünge düzlemine yerleştirilmiş olup birbirleri ile 60 derece, ekvator ile 55 derece açı yapmaktadır. Hızları saatte 7000 mile kadar çıkan bu uydular yörüngedeki bir turunu yaklaşık 12 saatte tamamlayarak en az 4 uydu dünyanın herhangi bir noktasını görecek şekilde konumlanmıştır (Koca ve Ceylan, 2017, s. 65). Ana kontrol istasyonu, yer kontrol istasyonu ve izleme istasyonları olmak üzere üç kısma ayrılan kontrol bölümünün görevleri arasında uyduları izlemek ve kontrol etmek, uyduların geçişlerini ve saatini belirlemek, uyduların içinde taşıdığı mesajları güncelleştirmek yer alır. Kontrol sistemi biri yedek olmak üzere 2 kontrol istasyonu, 11 komuta kontrol anteni ve 15 izleme istasyonundan oluşmakta olup bu istasyonlar etki alanlarının tüm dünyayı kapsayacak şekilde konumlandırılmıştır (Seeber 2003, s. 217). Konum belirlemek için GPS sinyallerini dönüştüren alıcı, alıcı anteni ve güç kaynağı donanımlarına kullanıcı bölümü denilmektedir (Karaali ve Yıldırım 1996, s. 104). GPS teknolojisi başta coğrafya olmak üzere arazide konum bilgisinin gerektiği bütün bilim dallarında kullanılmaktadır. Verilere ait konum bilgilerinin belirlenmesi, denetlenmesi ve zamana bağlı olarak değişimlerinin incelenmesini her saat ve her hava koşulunda sağlayan bu teknoloji arazi çalışmalarında önceden tespit edilmiş coğrafi bir unsura zaman kaybetmeden ulaşılmasını, hız bilgisini tespit etmesi sayesinde hedef noktaya varış zamanı sağlamaktadır. Ayrıca CBS ve uzaktan algılama yazılımları ile bütünleşmiş bir şekilde çalışabilmektedir (Sevindi, 2005, s. 108). B. Uzaktan Algılama Uzaktan algılama doğrudan temas etmeden araştırılan nesne, alan veya olgu hakkında bir cihaz tarafından bilgi edinme bilimi veya sanatıdır (Lillesand, Kiefer ve Chipman, 2004, s. 1). Uzaktan algılama, enerji türlerine göre aktif veya pasif olmak üzere ikiye ayrılır. Aktif uzaktan algılamada nesneye gönderilmek için kullanılan enerji yapayken, pasif enerjide doğal enerji yani güneş kullanılır. Yansıyan elektromanyetik dalgalar platform üzerindeki sensör tarafından algılanarak analiz edilir ve nesne,alan veya olgu ile ilgili fiziksel veya kimyasal özelliklere sahip görüntüye dönüştürülür (Konecny, 2003, s. 15). Coğrafi bilgi sistemleri ile uzaktan algılama birbirinden ayrılamaz bir bütündür. CBS’nin en önemli bileşimi olan veri, sistemin toplam maliyetinin en az %60’lık kısmını oluşturur. CBS ortamında sayısallaştırılan uzaktan algılama ile elde edilen görüntüler sayesinde daha hızlı, ucuzve kolay işlemler gerçekleştirilir (Kavzoğlu ve Çölkesen, 2011, s. 1) 1825 yılında Fransız Joseph NicephoreNiepce tarafından fotoğrafın keşfi ile insanoğlu çevresini görüntüleyerek anlamlandırmaya başlamıştır. 1858 yılında Fransız GaspardTournachon 80 metre yükseklikte Paris’in balon ile fotoğrafların çekilmesi uzaktan algılamanın ilk uygulamasıdır. Daha sonra bu yöntem askeri amaçlar için kullanılmıştır. 1861 – 1865 dönemi kapsayan ABD iç savaşında kuzeyliler güneylilerin yerini saptamak için balonlar ile hava fotoğrafları çekmişlerdir. 1880 yılında ise balonların yerini uçurtmalar almış ve M. Arthur Batut Fransa’nın Labruguiere kentinin hava fotoğrafını çekmiştir. 1903 yılında Julius Neubrunner otuz saniye aralıklarla fotoğraf çeken 70 gram ağırlıkta bir makine üretmiş ve bu makineler güvercinlere takılarak hava fotoğrafları elde edilmiştir. Aynı yılda Wright kardeşlerin uçağı icadı sonrası 1908 yılında yaptıkları uçuşta yolcu olan L.P. Bonvillain uçakta ilk hava fotoğrafını çekmiştir. 1926 yılında ilk sıvı yakıtlı roketin Robert H. Goddard tarafından icat edilmiş ve 1929 yılında roketten ilk hava fotoğrafı elde edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından harita üretimi için uzaktan algılama yöntemleri çoğu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde artarak kullanılmaya devam etmiştir. 20 İnsanlık uzaya Sovyetler Birliği’nin 1957 yılında fırlattığı Sputnik 1 uydusu ile adım atmıştır (Tatar, 2011, s. 71-75 ve Bilgi, 2007, s. 50-53). Soğuk Savaş dönemine rastlayan 1960’lı yıllarda uzaktan algılama yöntemleri casus uydular vasıtasıyla istihbarat için kullanılmıştır. 1972 yılında ise ABD’nin sivil amaçlı ilk yeryüzü gözlem uydusu olan Landsat-1 ve bu uyduyu takriben ileriki yıllarda Landsat serisinden 6 uydu daha fırlatılmıştır. Serinin son uydusu olan ETM+ alıcılı Landsat-7 termal bant çözünürlüğü 60 metre ve konumsal çözünürlüğü 15 metre olan pankromatikbanta sahip bir uydudur. Özellikle 1985’den sonra birçok ülke uydu programı başlatmıştır. Bunlara örnek olarak Fransa, Belçika ve İsveç’in Spot-1 uydusu (1986), Hindistan’ın IRS-1A uydusu (1988), Kanada’nın Radarsat uydusu (1995), Türkiye’nin Bilsat uydusu (2003) verilebilir. Bunların dışında özel şirketlerin de uydu programları bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak ise Digital Globe firmasının Quickbird (2001) ve WorldView (2007) uyduları ve Space Imaging firmasının IKONOS (1999) ve GeoEye (2008) uyduları verilebilir. 2000’li yıllardan sonra objeleri daha iyi ayırt edebilen hiperspektral sensörlü uydular kullanılmaya başlamıştır (Kavzoğlu ve Çölkesen, 2011, s. 2). Pilot veya yolcusu olmayıp sadece amaca hizmet eden araçları (fotoğraf makinesi, video kamera, GPS, IMU, Lidar) bulunduran uzaktan kumanda veya otonom olarak kontrol edilebilen uçaklara insansız hava aracı (İHA) denir. Günümüzde insansız hava araçları diğer araçlara kıyasla hızlı, hafif ve düşük maliyetli olması sebebiyle askeri, sivil ve bilimsel olarak kullanımı giderek artmaktadır (Kahveci ve Can, 2017, s. 511). C.LIDAR Lidar (LightDetectionandRanging) çevresine gönderdiği lazer ışının geri dönüş süresini hesaplayarak mesafe ölçen ve yüksek doğrulukta üç boyutlu koordinat elde eden bir sistemdir (Polat ve Uysal, 2016, s. 679). Lidar sistemi içinde hava aracına monte şekilde lazer tarayıcı, IMU, GPS ve kamera bulunmaktadır. Uçuş sırasında lazer tarayıcı ölçüm yaparken GPS koordinat belirlemektedir. IMU ise bu koordinatları dengeleme görevi görmektedir. Bu işlem sırasında ise kamera ile yüksek çözünürlüklü ortofoto elde edilmektedir (Gerim ve Erener, 2018, s. 54). Bu sayede Lidar sistemi ile yeryüzünün milyarlarca nokta bulutundan oluşan sayısal yükseklik modeli veya sayısal arazi modeli üretilebilir (Kara, 2017, s. 33). Lidar teknolojinin avantajları arasında 7/24 veri toplaması, hızlı, yüksek ölçme yoğunluğu ve yüksek veri doğruluğuna sahip olması bulunurken dezavantajları arasında kötü hava koşullarında, yansıyan zeminlerde ve yoğun bitki örtüsünde iyi sonuçlar verememesi bulunur (Vosselman ve Maas, 2010, s. 35). Lazer teknolojisinin bilimsel temeli Albert Einstein’ın 1916 yılında ortaya attığı ışığın yayılma teorisine dayanır. 1960 yılında TheodereMaiman tarafından ilk lazer geliştirildi (Karasaka ve 22 Yıldız, 2015, s. 440). 1970’li yıllarda ise hidrografik ve batimetrik ilk uygulamalar yapıldı. 1980’li yıllarda GPS ile kullanılan lazer teknolojisi 1990’lı yıllarda IMU ile entegre bir şekilde kullanılmaya başlandı. 1996 yılında ise ilk defa ticari bir firma hava lazer sistemi (ALS)’i tanıttı. 2000’li yıllardan sonra ise bu sistem yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı. 2006 yılı sonrasında full dalga tarama yöntemi ve 2014 yılında çok bantlı (multispectral) lidar geliştirildi (Karslı, 2019, s. 175). Günümüzde bu teknoloji arkeoloji, sanat, inşaat, tarım, çevre, ulaşım, maden gibi birçok alanda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Lidar teknolojisi coğrafi bilgi sistemleri ile birlikte coğrafyanın çoğu alt dalları ile ilgili çalışmalar yapmak mümkündür. Özellikle fiziki coğrafyada kullanım alanı oldukça geniştir. Lidar teknolojisinin yüksek çözünürlüklü sayısal yükseklik modeli ve sayısal arazi modeli üretmesi sayesinde jeomorfolojik şekillerin tespiti, tektonik, karstik, flüvyal ve glasiyal süreçlerin tespiti, birikim ve erezyonun tespiti ve boyutları, su altı modellemesi, kıyı kenar çizgisinin analizi elde edilebilir (Duran ve Üstündağ, 2008, s. 456-457). Bitki coğrafyasında bitki örtüsünün üç boyutlu dağılımı, ağaç sayısı ve ağaç türünü belirlemede kullanılabilir (Ekercin ve Üstün, 2004, s. 35). Lidar teknolojisinin bir diğer kullanım alanı ise afet planlamadır. Örneğin sel, taşkın, heyelan gibi durumlar ile ilgili çeşitli hesaplama ve analizler yapılabilir. Ayrıca Lidar karbondioksit, sülfür dioksit ve metan parçalarını tespit edebildiğinden hava kirliliğini ölçmede de kullanılabilir (Polat ve Uysal, 2016, s. 683). Beşeri coğrafya çalışmalarında ise şehir coğrafyası alanında üç boyutlu kent modelinin çıkarılması ve kentsel gelişimin tespitinde,tarım alanında ürün gelişimi takibi ve otonom tarım araçlarının kontrolünde, madencilikte ise maden sahalarının işletimi için hacim ve maliyet hesaplanmasında kullanılır (Tepeköylü, 2016, s. 2; Uygun, Özgüven ve Altaş, 2019, s. 484; Engin ve Maerz, 2016, s. 38).

 6. Ters Yüz Öğrenme Yöntemi 

Hızla gelişen bilim ve teknoloji, toplumların sosyal yapısındaki değişimi ve gelişimikaçınılmaz hale getirmekte ve eğitim-öğretim kurumlarının da bu değişime ayak uydurma zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır (Davis&Shade, 1994). Diğer yandan teknolojinin sürekligelişimi, teknolojinin eğitime entegrasyonunu da zorunlu hale getirirken, eğitim sistemleri de —okul öncesieğitimdenüniversiteye kadar— her alanda çağın gereksinimlerini karşılayabilmek ve çağa uyum sağlayabilmekiçinsürekligelişim ve değişim mecburiyetindedir. Bu değişikliklerebağlı olarak eğitim siteminde de “davranışçı” yaklaşımdan “yapılandırmacı” yaklaşımadoğru bir paradigma değişikliği yakalanmaya çalışılmaktadır (Kertil, 2008). Bu değişim, öğretme ve öğrenmeyeyönelik yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına olanak sağlamış ve öğretim- öğrenimsürecinde yeni bir eğitim stratejisi olan Ters-Yüz sınıf sisteminin eğitimdeuygulanılabilirliğinigündemegetirmiştir. Ters-Yüz sınıf sistemi, asenkron sistemler yardımı ile öğrencilereçalışacakları konuların bireysel öğrenmeye uygun olan bölümlerine okul dışında da erişebilme fırsatı sunarken, sınıf ortamında bu konularla ilgili daha çok bireysel veya grup olarak problem çözme aktiviteleri yapma imkanı sunmaktadır. Kısaca, öğrencilere bireysel öğrenmelerindekarşılaştıkları problemlere odaklanma fırsatı veren bu sistem, ev ödevi ile sınıf içi ders işleyişinin yer değiştirmesi olarak tanımlanmaktadır (Verleger&Bishop, 2013). ers-Yüz sınıf sistemi, geleneksel öğrenim-öğretimin aksine öğrenciye teorik bilgiyi evde kendi başınaöğrenip, öğrendiklerini okulda uygulama fırsatı sunan bir metot olarak tanımlanmaktadır (Zownorega, 2013). Verleger ve Bishop’a (2013) göre bu eğitim sistemi, sınıf ortamında öğrencinin kendi başınaçalıştığı konularla ilgili daha çok bireysel veya grup olarak problem çözme aktiviteleri yapma ve bireysel öğrenmelerindeçoğununkarşılaştığı problemlere odaklanma imkanı sunan, öğretmeninöğrenen ile birebir ilgilenmesine fırsat veren bir öğretim-öğrenim metodudur (Seamen&Gaines 2013). Diğer yandan bu öğretim-öğrenim sistemi, derslerin video kaydının alınması ile öğrenciyeistediği bilgiye istediği yer ve zamanda ulaşmaimkanı sunarak bireysel öğrenmeyi de desteklemektedir (Talbert, 2012). Ters-Yüz sınıf sistemi, ilk olarak Miami Üniversitesi ekonomi profesörleri tarafından iş, hukuk, sosyoloji, psikoloji ve felsefe alanlarında okuma ödevlerininçokluğundan dolayı kullanılmaya başlanmıştır (Lage, Platt, &Treglia, 2000).2007 yılında Woodland Lisesi’nde öğretmenlik yapan JonathanBergman ve AaronSams’inpowerpoint sunularını kaydetmek için bir yazılım üretmesi ve dersi kaçıranöğrencileriçin canlı derslerini kaydedip çevrimiçi olarak yayınlamaya başlaması ile eğitim alanında kullanılan bu sistem diğeröğretmenlerin de dikkatini çekmiştir. Bununla birlikte, NorthernColoradaÜniversitesi’ndeöğretim elemanlarının sınıftaki zamanlarını ortak çalışma ve uygulamalara ayırarak, dersin içeriğini sunmak içinçevrimiçi ve indirilebilir videolar kullanmaya başlamalarıile birlikte (Bergmann&Sams, 2012), 3000’in üstünde katılımcı ile birkaç ay içindeyaygınlaşmayabaşlamıştır (Talbert, 2012). Ters-Yüz sınıf sistemi uygulamasında geleneksel öğretimyönteminden farklı olarak, öğrenciler dersin teorik bölümünü çevrimiçi videolar, sunular, öğrenmeyönetim sistemleri gibi çoklu-ortamaraçları ile evde öğrenmektedirler (bkz. Şekil1). Ayrıca, konuyla ilgili öğretmeninverdiği temel ders materyallerine ek olarak, içerikle ilgili gerekli araştırmaları yaparak bireysel öğrenmesorumluluğunu elde etmektedirler. Sınıf ortamında ise öğrenciler, konu ile ilgili hazırlanan uygulamalar ve öğrendiklerinipaylaşmayayönelik sunulan tartışma ortamları gibi, öğretmenin yardımcı olmak için aktif şekilde rol aldığıçalışmalarla edindikleri bilgileri paylaşma ve pekiştirmeimkanı bulmaktadırlar (Seaman&Gaines, 2013). Öğrencininöğrenmesiiçin en iyi yöntemin eskiden kalma yapı olan geleneksel öğretimyöntemiolmadığını savunan Talbert (2012), öğrencilerin, öğretmen yardımına en çokihtiyaç duyduğu zamanlarda sınıf dışında olduklarını ve onları zorlayan görevleri sınıf dışında yapmak zorunda kaldıklarını belirtmiştir. Bununla birlikte, sınıf içiöğretmenlerin yeteneklerinin en üst seviyede olduğu, ancak öğrencilerin en az yardıma ihtiyaç duyduğu ve bilişsel becerileri en düşük seviyede kullandığı zaman dilimidir (Arslan &Özpınar, 2008). Günümüzdeçoğunluklaöğretmen merkezli bir öğretim sistemi uygulansa da, son yıllarda okullarda öğretmeninrolünün sadece yol gösterici bir rehber olarak tanımlandığıöğrenci merkezli eğitim sisteminin uygulanması gerektiği savunulmaktadır. Bu sistem, gelişen teknolojinin sunduğuimkânlar sayesinde öğrencilere, pek çok kaynaktan bilgiye ulaşmaimkanı sunmaktadır. Burada öğretmenedüşengörev ise öğrencilereulaşmak istedikleri bilgiye nasıl ulaşabilecekleri konusunda yol göstermektir (Grover&Stovval, 2013). Ters-Yüz sınıf sistemi şuşekilde uygulanmaktadır; (1) öğrencinin sınıf dışındageçirdiği zamanın öğrenciyi sınıfta yapılacak olan aktivitelere hazırlaması (2) öğretmenin, öğrencilerin sınıf dışındagerçekleştirdiği ders hazırlık aşamasınıdeğerlendirmesi (3) öğrenciye sınıf ortamında,sadece dinleyip not tutmanın dışındaişbirlikçi ve problem tabanlı öğrenme fırsatı vermesi (4) öğrenciye teorik bilgiyi öğrenmekdışındaöğretmeneşliğinde pratik yapma ve anında geri bildirim alma olanağı sunulması (McGivney&Xue, 2013). Bu uygulanma şekligözönündebulundurulduğundaTers-Yüz sınıf sistemi, geleneksel yöntemegöre daha öğrenci merkezli, aktif bir öğretim sunmakta ve bu da daha etkili bir öğretimgerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır (Talbert, 2012). Toto ve Nguyen’agöre (2009) Ters-Yüz sınıf sistemi öğrenciyeöğretmenrehberliğinde, işbirlikçiöğrenme, problem tabanlı öğrenme, aktif öğrenme, grup çalışmaları ve sınıf içitartışmaimkanısunduğuiçinöğrenciye kendi bilgisini oluşturma ve öğrendiği teorik bilgiyi uygulama imkanı sunmaktadır. Bunun yanısıra, Ters-Yüz sınıf ortamı dijital öğrenme ortamı ile desteklendiğindeöğrenci, işbirlikçi ve ilgi çekiciöğrenme ortamında öğrenimgörürken, 7/24 bilgiye erişme imkanına sahip olmaktadır. Bunlara ek olarak, dijital ortamlar, öğrencinin pedagojik özellikleri de gözönünde bulundurularak kullanıldığındaöğretimiözelleştirdiği ve geliştirdiğiiçineğitimin verimlilik düzeyini artırarak geleneksel yöntemegöre daha etkili bir eğitimimkanı sunmaktadır (Seamen&Gaines, 2013). Ters-Yüz sınıf sistemi bir anlamda bireysel öğrenme becerisini gerektirdiğiiçin, bilgi toplumunda yaşayan bireyler; bilgiye nasıl ulaşıp onu nasıl sınıflayacaklarını, nasıl üretipdiğer bireylerle paylaşacaklarını ve değişenşartlara nasıl uyum sağlayacaklarınıöğrenmek zorundadırlar. Kol’a (2011) göre bilgi çağındabaşarılı olacak bireylerin; bilgi teknolojilerini rahatlıkla ve verimli bir biçimde kullanabilen, girişimci, üretken, yenilikçi, bireysel sorumluluk sahibi, kendini gerçekleştirmiş ve sürekli kendini yenileyen kişiler olması gerektiğini savunmaktadır. Buna bağlı olarak Chang, Sung ve Lee (2003), bilgi teknolojilerinin, işbirlikçiöğrenmeninaşamalarından olan etkileşim yoluyla öğrenmesürecine aktif katkıda bulunmayı destekleyen bir yapıya sahip olduğuiçin hem bilgiye ulaştıran hem de bilgiyi oluşturan bir araç olarak kullanılması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca, teknoloji ile zenginleştirilmiş öğrenme ortamları, daha fazla duyu organına hitap ettiğiiçin geleneksel yöntemin aksine öğrencinin ilgisini daha fazla çekipöğretimikolaylaştırarak zevkli hale getirip, öğrenmenin hızlanmasını sağlamaktadır (İşman, 2005; Yalın, 2003). Jenkins’e (2012) göreeğitim tabanlı teknoloji ve çevrimiçi platformlar büyüme ve gelişmeye devam ederken, eğitimdünyasına giren kavram, program ve cihazların artması sonucu ortaya çıkanTers-Yüz sınıf sistemi, yöneticiler, öğretimüyeleri ve öğretmenler arasında yeni dalgalanmalara sebep olmaktadır.Ters-Yüz sınıf sistemi üstüne yapılan tartışmalar neticesinde öğrenciler ve öğretmenleraçısındanavantajları şuşekilde sıralanabilir (Duerden, 2013; Miller, 2012): • Ö􏰀rencileraç􏰁s􏰁ndan; Öğrenciye becerilerine göre farklısürelerdeöğrenmeolanak sağlaması Öğrencininyorum yapma yeteneğini geliştirmesi Öğrencinin aktivitelerde kullanacağı bilgiyi öncedenöğrenmesine olanak sağlaması Hasta olan ya da gelmeyen öğrenciye bilgiye istediği zaman erişmeimkanı sunması o Ailelere dersleri takip etme ve çocuklarına daha fazla yardımcı olma imkanı sunması Öğrenciyeöğrenme faaliyetlerinde sorumluluk almasını sağlaması Öğrenciye uygulamalarda yaşıtlarıyla aktif olarak çalışmasına olanak sağlaması Öğretmenleraçısından; Öğretmene sınıfta bilge değil takıma kılavuz olma imkanı sunması Sınıf içi uygulamalarda öğretmeninöğrencilere daha fazla yardımcı olmasına olanak sağlamasıo Öğrencilerle yapılan etkileşimli aktivitelerden dolayı sınıf yönetimindeöğrencidavranışlarıyla ilgili sorunların azalmasına yardımcı olması Öğretmene birebir ve küçük gruplarla çalışmaolanağısağlaması Öğretmenin konuyu anlatma ve tekrar etme içinharcadığı zamandan tasarruf etmesine olanak sağlaması Öğretmenin materyal hazırlarken işbirliğiiçerisindeçalışmasına olanak sağlamasıo Öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişimingelişmesine olanak sağlaması Jenkins (2012) Ters-Yüz sınıf sisteminin öğrenci ve öğretmenesağladığı avantajların yanında dezavantajlarınındaolduğunu savunmaktadır. Öğrencinin videoları izleyip izlemediğini ve konuyu öğrenip- öğrenmediğini kontrol etmenin öğretmenleraçısından zor olabileceği bu dezavantajların başında gelmektedir. Bununla birlikte, bireysel öğrenmeözelliklerine sahip olmayan öğrencilerin, öğrenmesürecinde sorun yaşaması ihtimali de ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, öğrencilerin bilgisayar ile birlikte, güçlü internet bağlantısına sahip olma zorunluluğu da ortaya çıkmaktadır. Ters-Yüz sınıf sisteminde, öğrencininöğretmen ve diğeröğrenciler ile etkileşim kurmadan, sınıf dışındagerçekleştirdiğiçalışmasürecinde zorluk yaşayabileceğini savunan Duerden (2013), öğrencinin dersi öğrenirken soru soramadığı, konular arasında anlam ilişkisikuramadığıiçin zorluk çekebileceğini ve bunların öğrenmesürecinde kopukluk yaşanmasına sebep olabilecek dezavantajlar olabileceğinibelirtmiştir. Miller’a (2012) göre bu sistem kullanılırken eğitim platformunun ihtiyaçlarayönelik olarak hazırlanmaması, öğrencinin dinleme sürecinde aktif olmaması, konuyu öğrenirkenkonuşabileceği ve tepkisinin ölçülebileceği bir ortamın oluşturulmamasıöğrenmeetkinliğinin azalmasına sebep olduğubelirtilmektedir . Ayrıca, öğrencinin bilgiyi yanlış öğrenmesi ve yanlış öğrenmesininanlaşılamaması gibi ihtimallerin yanında,yanlış bilgiyi düzeltmekiçin harcanan ek zaman da bu sistemin uygulanabilirliğiaçısından dezavantaj olarak görülmektedir. Detroit’te bulunan bir lisede öğrencilerineğitimlerinin desteklenmesi ve gelişmesi amacıyla eğitim modelinin değiştirilmesigerektiğidüşünülerek, Matematik ve İngilizce derslerinde Ters-Yüz sınıf sistemi uygulamasına geçilmiştir. Öğretmenler her hafta için 5-7 dakikalık üçer video hazırlayarak öğrencilerin evde izlemelerini, evinde internet bağlantısı olmayan öğrencilerin ise okulda izlemelerini istemiş ve sınıf içindeetkileşimli aktiviteler ve uygulamalar ile içeriğizenginleştirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda, öğrencilerin ev ödevlerini yapmama problemlerinin ortadan kalktığı, öğretmeninöğrenciyeiçerikle ilgili daha fazla açıklayıcıörneklerverdiği ve öğretmenin dersi tekrar etmek yerine sadece öğrencilerin anlamadıkları konularda onlara yardımcı olduğu tespit edilmiş ve İngilizce dersinde başarısız olan öğrenciyüzdesinin%19’dan %13’e, Matematik dersinde ise %50’den %44’e indiğigözlemlenmiştir (Strayer, 2011) Benzer şekilde, Miami üniversitesindeTers-Yüz sistem kullanılarak gerçekleştirilen yazılım mühendisliği sınıfında öğrencilerin uygulama yazılımı geliştirme ve sorumluluk alma konusunda kendilerini geliştirdikleri tespit edilmiştir (Gannod, Burge&Helmick, 2008). Kaliforniya Üniversitesinde ise “Biyolojiye Giriş” dersinde Ters-Yüz sınıf sistemi uygulanarak, öğrencilerinöncedenkaydedilmiş videoları sınıf dışında izlemesi ve etkileşimlialıştırmaları takip etmesi sonucu, sınav sonuçlarındakibaşarılarında%21artış olduğusaptanmıştır (Moravec, Williams, Aguilar-Roca&O’Dowd, 2010). Franklin Üniversitesinde, iki farklı öğrenci grubuna biri geleneksel diğeriTers-Yüzeğitim olmak üzere iki farklı yönteminkullanıldığıaraştırmadaTers-Yüzeğitimgören grubun geleneksel eğitimgören gruba göre daha yüksekbaşarıgösterdiğisaptanmıştır. Ayrıca “Bilgisayar Bilimlerine Giriş” dersinde bir dönem boyunca uygulanan Ters-Yüz sınıf sistemi ile bilgisayar geçmişi az olan öğrencilerin bu sistemle yeteneklerini geliştirerekyüksekdüzeyde teknik beceri kazandıkları gözlenmiştir (Talbert, 2012). Wetterlund (2008), öğrencilerin arkeoloji bilgilerini geliştirmek amacı ile resimler ve çevrimiçi uygulamalar kullanarak elektronik ortamda sanat müzesioluşturmuştur. Sanat müzesi ve okul öğretmenlerinin birlikte görevaldığı bu çalışmada, Ters-Yüz sınıf sistemi ile öğrencilerin sanat müzelerinde kullanılan materyalleri öğrenmesi, okuma-izleme-dinleme aktiviteleri ile yorumlama ve sınıflandırma becerilerinin geliştirilmesihedeflenmiştir. Türkeğitim sisteminde doksanlı yıllarda öğrenciyi hesaba katmayan, hiyerarşik ve aşırı katı bir öğretimbiçimi olan “Davranışçı” yaklaşım ve eğitim uygulamaları yaygın olsa da,son yıllarda kuram ve uygulama anlamında davranışçıyaklaşımın tam tersine bir öğretim metodu olan “Yapılandırmacı” (constructivist) eğitim ve öğretim metodunun tümdünyadaolduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaştığıgörülmektedir (Çelen, Çelik&Seferoğlu, 2011). Öte yandan “Yapılandırmacı” yaklaşıma destek niteliğindeöğrenenleriaraştıran sorgulayan, yaparak yaşayaraköğrenen ve öğrendiği bilgileri içselleştiripöznel anlamlandırmalar oluşturan bireyler haline getirebilmek için her geçengün okullarda teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayla ilgili çalışmalar da gerçekleştirilmeyeçalışılmaktadır (Gençer,vd.,2014). KAYNAKÇA 886 A İLHAN -TheJournal of AcademicSocialScience, 2024 - asosjournal.com Akram, W. ve Kumar, R. (2017). A study on role andapplications of augmentedreality in tourism: ıtschallangesandfutureprospects, International Journal of Advanced Research in ComputerScience, 8 (8): 168-172. Alım, M. (2007). Öğretim teknolojileri ve materyal geliştirme (ÖTMG) dersinin önemi ve öğretim sürecine ilişkin öneriler. Doğu Coğrafya Dergisi, 12(17). https://doi.org/10.17295/dcd.57581 Alkan, C. (2005). Eğitim Teknolojisi. Ankara: Anı Yayıncılık. Anıl, D. (2009). Uluslararası öğrencibaşarılarınıdeğerlendirme programında Türkiye’dekiöğrencilerin Fen Alkan, Cevat. (1998). Eğitim Teknolojisi. Anı Yayıncılık, Ankara. Cottrell, William F. (1972). Technology, Man, andProgress. Charles E. Merill Publishing Company, Columbus, Ohio. Alkhatlan, A. ve Kalita, J. (2018). Intelligenttutoringsystems: A comprehensivehistoricalsurveywithrecentdevelopments. arXivpreprint arXiv:1812.09628. Arslan, K. (2020). Eğitimde Yapay Zeka ve Uygulamaları. Batı Anadolu Eğitim Bilimleri Dergisi, 11(1), 71-88. Arslan, S., &Özpınar, İ. (2008). Öğretmen Nitelikleri: İlköğretim Programlarının Beklentileri ve EğitimFakültelerinin Kazandırdıkları. Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED). Cilt 2(1) 38-63. Karadeniz Teknik Üniversitesi. Ateş, M. (2010). MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 22, TEMMUZ - 2010, S. 409 - 427 İSTANBUL – ISSN:1303-2429 copyright ©2010 B Aslan -XII.“Türkiye'de İnternet” Konferansı Bildirileri, 2007 B Atıcı, S Yıldırım - Akademik Bilişim, 2010 Bajura, M. ve Neumann, U. (1995). Dynamicregistrationcorrection in augmentedrealitysystems, Virtual RealityAnnual International Symposium 1995, March 11-15, 1995 ResearchTriangle Park, North Carolina, 189-196. Balaman, F. ve Hanbay Tiryaki, S. (2021). Corona virüs (Covid-19) nedeniyle mecburi yürütülen uzaktan eğitim hakkında öğretmen görüşleri. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 10 (1), 52-84. https://doi.org/10.15869/itobiad.769798 Becker, S. A., Brown, M., Dahlstrom, E., Davis, A., DePaul, K., Diaz, V. ve Pomerantz, J. (2018). Horizonreport 2018 highereducationeditionbroughttoyouby EDUCAUSE (pp. 1-54). EDUCAUSE. Bergmann, J., &Sams, A. (2012). FlipYourClassroom: Reach EveryStudent in Every Class EveryDay. Publisher:ISTE & ASCD Bilgiç, H.G. Duman, D. ve Seferoğlu, S.S. (2011). Dijital yerlilerin özellikleri ve çevrim içi ortamların tasarlanmasındaki etkileri. Akademik Bilişim’11-XIII. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri içinde (s.257-263). İnönü Üniversitesi Bilimleri başarılarını etkileyen faktörler. Eğitim ve Bilim, 34(152), 87-100. Bonk, C.J. (2009). The World is Open: How web technology is revolutionizingeducation. In G. Siemens & C. Fulford (Eds.), Proceedings of ED-MEDIA 2009--World Conference on Educational Multimedia, Hypermedia&Telecommunications (pp. 3371-3380). AssociationfortheAdvancement of Computing in Education (AACE). https://www.learntechlib.org/primary/p/31963/ , Erişim tarihi: 10.02.2022 Burelle-McGivney, J., &Xue, F. (2013). Flippingcalculus. PRIMUS: Problems, Resources, andIssues in MathematicsUndergraduateStudies, 23(5), 477-486. Büşra G. Gençer a NeşeGürbulak b Tufan Adıgüzel, Eğitimde Yeni Bir Süreç: Ters Yüz Sınıf Sistemi Carbonell, J. R. (1970). AI in CAI: An artificial-intelligenceapproachtocomputer-assistedinstruction. IEEE transactions on man-machinesystems, 11(4), 190-202. Caudell, T. P. (1994). Introductiontoaugmentedandvirtualreality, TelemanipulatorandTelepresence Technologies, 2351:272-281. Çelen, F. K., Çelik, A., &Seferoğlu, S. S. (2011). Online learning in highereducation: Problemsfaced in thesystemandsolutionssuggested [in Turkish]. Journal of EuropeanEducation. 1(1), 25-34. Çepni, S., Taş, E. ve Köse, S. (2006). TheEffect of Computer-AssistedMaterial on Students’ CognitiveLevels, MisconseptionsandAttitudesTowardsSciense. ComputerandEducation, 46 (2): 192-205. Chang, K-E, Sung, Y-T & Lee, C-L (2003). Web-basedcollaborativeinquirylearning. Journal of ComputerAssisîed Learning. 19, 56-69 class. Master’sThesis. Eastern Illinois University Collis, B. (1988). Computers, Curriculum, andWhole Class Instruction. Belmont, CA: Wadsworth Publishing Co Conole, G. ve Alevizou, P. (2010). A literaturereview of theuse of web 2.0 tools in highereducation. The Open University. https://s3.eu-west2.amazonaws.com/assets.creode.advancehe-document manager/documents/hea/private/conole_alevizou_2010_1568036804.pdf , Erişim tarihi: 20.03.2022 Çavaş,B,Huyugüzel P ve Can B. (2004)Eğitim de Sanal Gerçeklik Uygulamaları. http:// www.tojet.net /articles/3415.doc Davis, B.C., & D.D. Shade. (1994). Integrate, don'tisolate! Computers in theearlychildhoodcurriculum. ERIC Digest December, 1994. No. EDO-PS-94-17. Demirel, Özcan. (1993). Eğitim Terimleri Sözlüğü. Usem Yayınları, Ankara. Demirer, V. (2009). Eğitim Materyali Geliştirilmesinde Karma ÖğrenmeYaklaşımının Akademik Başarı, Bilgi Transferi, Tutum ve Öz-Yeterlik Algısına Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. SelçukÜniversitesi, Konya. Deryakulu D. (1999) Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Eskişehir: Anadolu Üni.Açıköğretim Fakültesi Yayınları No: 1021 Duerdan, D. (2013). Disadvantages of a FlippedClassroom. http://www.360- edu.com/commentary/disadvantages-of-a-flipped-classroom.htm#.UtaQkvRdUpW. İnternetten 10.01.2014 tarihinde alınmıştır. Duran, E. ve Bitir, T. (2018). Bulmaca tekniği ile kelime öğretimi. Anadolu Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2 (2), 14-40. Elmas, R. Demirdöğen, B. ve Geban, Ö. (2011). Preservicechemistryteachers’ imagesaboutscienceteaching in theirfutureclassrooms. Hacettepe UniversityJournal of Education, 40, 164-175. Elmas, R. ve Geban, Ö. (2012). 21.Yüzyıl öğretmenleri için web 2.0 araçları. International Online Journal of EducationalSciences, 4 (1), 243-254. Elvan, D., &Mutlubaş, H. (2020). Eğitim-Öğretim Faaliyetlerinde Teknolojinin Kullanımı ve Teknolojinin Sağladığı Yararlar. Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 4(6), 100-109. Eroğlu, Y. (2011). İlköğretim İkinci Kademe Sanat Eğitiminde Multimedya CD ve İnteraktif Tasarımlar Yoluyla Modern Sanat Akımları Konusunun Öğretimi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Feiner, S., MacIntyre, B., Höllerer, T., ve Webster, A. (1997) A touringmachine: prototyping 3d mobile augmentedrealitysystemsforexploringthe urban environment, Personal Technologies, 1 (4): 208-217. Frontiers in Education Conference. San Antonio, TX. Türkiye, yine sınıfta kaldı (2013). RetrievedJanuary 21, 2014, from http://www.haberform.com/haber/turkiye- Gannod, G., Burge, J., &Helmick, M. (2008). Using theInvertedClassroomtoTeach Software Engineering. International Conference on Software Engineering (ICSE). Leipzig, Germany, 10-18 May 2008 Gönen, S. ve Kocakaya, S. (2008). Öğretim Teknolojileri ve DuyuşsalÖzelliklere Etkisi. II. Uluslar Arası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumu. Ege ÜniversitesiEğitimFakültesi, İzmir. Graham C. R. 2006. Blended Learning Systems: Definition, CurrentTrends, andFutureDirections. TheHandbook of Blended Learning Global Perspectives, LocalDesigns. (Ed: C. J. Bonk; C. R. Graham). Grover, K., &Stovall, S. (2013). Student-centeredTeachingthroughExperiential Learning anditsAssessment. Journal of NACTA.(Vol.57,pp.86-87 ) Hoban, CF. (1965). Fromtheorytopolicydecision. Aud.Vis. Common. Rev.13 (2):121-39. Horzum, M.B. (2007). Web tabanlı yeni öğretim teknolojileri: web 2.0 araçları. Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 6 (12), 99-121. http://nemesis.gisam.metu.edu.tr; http://ustem.com; http:// www.spectrum.ieee.org. Ilgar, Ş. (2005). Ev ÖdevlerininÖğrenciEğitimiAçısındanÖnemi. Hasan Ali YücelEğitimFakültesi Dergisi Sayı (l )119-134 İşman, A. (2005). Öğretim teknolojileri ve materyal geliştirme. Ankara: PegemA Yayıncılık. International TeacherEducation Conference 2014 İncekara, S, Karakuyu, M, Karaburun, A. (2009), Ortaöğretim Coğrafya Derslerinde Yaparak Öğrenmeye Bir Örnek: Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Proje Temelli Öğrenimde Kullanılması, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (30), 305-322 İşman, A. (2001), Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. Jenkins, C.TheAdvantagesandDisadvantages of theFlippedClassroom http://info.lecturetools.com/blog/bid/59158/The-Advantages-and-Disadvantages-of-the-Flipped-Classroom. İnternetten 09.01.2014 tarihinde alınmıştır. Kapluhan, E. (2014). Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin (CBS) Coğrafya Öğretiminde Kullanımının Önemi ve Gerekliliği. Marmara Coğrafya Dergisi, (29) 34-59 Kara, M. ve Keş, Y. (2016). Bir öğrenme aracı olarak etkileşimli e-kitap. Art-e Sanat Dergisi, 9 (17), 189-209. Kayaduman, H., Sırakaya, M., Seferoğlu, S. S. (2011). Eğitimde FATİH Projesinin Öğretmenlerin Yeterlik Durumları Açısındanİncelenmesi. Akademik Bilişim 2011. İnönü Üniversitesi, Malatya. Kearsley, G. (1994). ComputersforEducationalAdministrators: Leadership in the Information Age. Norwood, NJ: Ablex Publishing Corporation Kertil, M. (2008). Matematik öğretmen adaylarının problem çözme becerilerinin modelleme sürecinde incelenmesi. Yüksek lisans tezi. Marmara Üniversitesi, İstanbul. Kesercioğlu, T., Balım, A. G., Ceylan, A., & Moralı, S. (2001). İlköğretim okulları 7. sınıflarda uygulanmakta olan Fen dersi konularının öğretimindegörülen okullar arası farklılıklar. IV. Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi (125-130). Ankara: Milli Eğitim Basımevi. Kol, S.(2011). Okul ÖncesiEğitimde Teknolojik Araç- Gereç Kullanımına Yönelik Tutum ÖlçeğiGeliştirilmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi. Mayıs,2012 Lage, M. J., Platt, G. J., &Treglia, M. (2000). Invertingtheclassroom: A gatewaytocreating an inclusivelearningenvironment. Journal of EconomicEducation, 31(1), 30-43. Maskan, A. K. ve Güler, G. (2004). Kavram Haritaları Yönteminin Fizik Öğretmen Adaylarının Elektrostatik Kavram Başarısına ve ElektrostatiğeKarşı Tutumuna Etkisi. Çağdaş Eğitim Dergisi. 309: 34-41. Melo, C., Madariaga, L., Nussbaum, M., Heller, R., Bennett, S., Tsai, C. C. & Van Braak, J. (2020). Editorial: Educationaltechnologyandaddictions. InComputersandEducation 145, (103730). Elsevier Ltd. https://doi.org/10.1016/j.compedu.2019.103730 Miller, A. (2012, February 24). Re: Five Best PracticesfortheFlippedClassroom [Edutopia]. Retrievedfrom: http://www.edutopia.org/blog/flipped-classroom-best-practices-andrew-miller. Milli Eğitim Bakanlığı (2018). Ortaöğretim coğrafya dersi öğretim programı. http://mufredat.meb.gov.tr/ProgramDetay.aspx?PID=336, Erişim tarihi:: 30.03.2022 Moravec M., Williams A., Aguilar R. N., &O’Dowd D. K. (2010). Learnbeforelecture: a strategythatimproveslearningoutcomes in a largeintroductorybiologyclass. CBE Life SciEduc9, 473-481. Özdem, C. (2007). Uzaktan Hizmet İçiEğitim Sistemiyle Bilgisayar Eğitimi Uygulamasının Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi ÜniversitesiEğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Özmen, H. (2004). Fen öğretimindeöğrenme teorileri ve teknoloji destekli yapılandırmacı (constructivist) öğrenme. TheTurkish Online Journal of EducationalTechnology, 3(1), 100-111. Ö Deperlioğlu, U Köse - Akademik Bilişim,2010 Önder, H. H. (2003). Uzaktan Eğitimde Bilgisayar Kullanımı ve Uzman Sistemler. TheTurkish Online Journal of EducationalTechonology. 2 (3): 142-146. Pfeiffer.SanFrancisco. [Online]: 16 Ocak 2014 tarihinde http://www.publicationshare.com/graham_intro.pdf adresinden alınmıştır. Pirim, A. G. H. (2006). Yapay zeka. Yaşar Üniversitesi E-Dergisi, 1(1), 81-93. Prensky, M. (2001).Digitalnatives, digitalımmigrantspart 2: do theyreallythinkdifferently? On theHorizon, 9 (6), 1-6. https://doi.org/10.1108/10748120110424843 Putilov, A., Timokhin, D. &Pimenova, V. (2020). Adaptation of theeducationalprocesstotherequirements of the global nuclear market accordingtheconcept of economiccrossthroughitsdigitalization. ProcediaComputerScience, 169, 452–457. https://doi.org/10.1016/j.procs.2020.02.226 Seaman, G., &Gaines, N. (2013). Leveragingdigitallearningsystemstoflipclassroomınstruction. Journel of Modern TeacherQuarterly, 1, 25-27. Sozeman, W. C., &Spuck, D. W. (1994). ComputerSupportforAdministrativeLeadership of Schools. GregKearsley& William Lynch (Eds.), EducationalTechnologyLeadershipPerspectives. New Jersey: EducationalTechnology Publications. Strayer, J. F. (2011). Theteacher’sguidetoflippedclassroom. Retrievedfrom: http://www.edudemic.com/guides/flipped-classrooms-guide/ Strycker, J. (2020). K-12 art teachertechnologyuseandpreparation. Heliyon, 6(7), 1-12. https://doi.org/10.1016/j.heliyon.2020.e04358 Talbert, R. (2012). InvertedClassroom. Colleagues: Vol. 9: Iss. 1, Article 7. Toto, R., &Nguyen, H. (2009). Flippingtheworkdesign in an industrialengineeringcourse. ASEE/IEEE Taş, H.İ. (2007). Coğrafya Öğretmenlerinin Teknolojiye Bakış Açıları Ve Teknolojiden Yararlanma Seviyeleri Teich, Albert. (1977). TechnologyandMan`sFuture. St. Martin`sPress, New York Turvey, K. &Pachler, N. (2020). Design principlesforfosteringpedagogicalprovenancethroughresearch in technologysupportedlearning. ComputersandEducation, 146, (103736). https://doi.org/10.1016/j.compedu.2019.103736 Verleger, M. A., &Bishop, L. J. (2013). Theflippedclassrom: A survey of theresearch. 120th ASEE Conference & Exposition. AmericanSocietyforEngineeringEducation. 20-26 June 2013 Wetterlund, K. (2009). Flippingthefieldtrip: Bringingthe art museumtotheclassroom. TheoryIntoPractice, 47,110–117, 2008. Yadigar, G. (2010). Uzaktan Eğitim Programlarının EtkinliğininDeğerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Ankara. Yalın, H. İ. (2003). Öğretim teknolojileri ve materyal geliştirme. Ankara: Nobel Yayınları. Zownorega, J. S. (2013). Effectiveness of flippingtheclassroom in a honorslevel, mechanics-basedphysics Yasak, S. S. (2021). Coğrafyada Yapay ZekaUygulamalari: Yolo v3 ile Gerçek Zamanli Kayaç Tespit Uygulamasi Örneği (Master'sthesis, Marmara Universitesi (Turkey)). Yıldırım, Y.S. ve Perdahçı, Z. N. (2019). Eğitimde interaktif infografik kullanımının öğrenci başarı, tutum ve motivasyonuna etkisi.Turkish Online Journal of Design Art andCommunication, 9 (3), 449-463. 10.7456/10903100/0010 Yilmaz, M. (2007). Sınıf öğretmeni yetiştirmede teknoloji eğitimi. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 27(1), 155–167. yine-sinifta-kaldi-117728.htm Uşun, S. (2004). Bilgisayar destekli öğretimin temelleri. Ankara: Nobel Yayınları. Yomralıoğlu, T. (2010), Coğrafi Bilgi Teknolojileri, Bilim ve Teknik Dergisi Eylül Sayısı, 48- 51

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

COĞRAFYADA TEKNOLOJİ KULLANIMI

                                                                                                                                      TC   ...